5 Ocak’ta Akkuyu Nükleer Santral İnşası için bölgede bir ikna toplantısı düzenlemeyi planlayan Enerji Bakanlığı ve Rus Şirket temsilcileri NKP ve bileşenleri’nin salonda yer alması üzerine bu etkinlikten vazgeçtiğini gazetelerden okuduk.

Ve Akkuyu Nükleer Santral inşası tekrar gündeme oturdu.

Nükleer Karşıtı Platformu bileşenlerinin, çevreciler ve doğaya duyarlı yurttaşlarla birlikte yıllardır yapılmasını engellemeye çalıştığı Akkuyu Nükleer Santrali’nin öyküsü oldukça eskilere dayanır.

1973 yılındaki petrol krizi o zamanın iktidarını nükleer santral yapımı için harekete geçirir ve 1974 yılında yer olarak Mersin ilçesi Gülnar’ın Akkuyu Koyu seçilir. Bu tarihten sonra Akkuyu Nükleer Santrali adını alır.

1997 yılında ihale kredi konusunda sıkıntılar nedeniyle sonuçsuz kalır.

1983 yılında ihale aşamasına kadar getirilen proje Özal’ın yap işlet devret ısrarı üzerine şirketlerin çekilmesi sonucu uygulamaya konamaz.

Ancak iktidarlar için projenin çekiciliği sürmektedir. 1994 yılında müşavirlik hizmetleri ihale edilir; inşası ise 1998 yılında. Ancak bir türlü inşaat aşamasına geçilemez.

2000 yılında Ecevit Hükümeti projenin ülke yararına olmadığı kararına vararak tamamen gündemden çıkarır.

2006 yılı Akkuyu Nükleer Santral Projesi’nin tekrar diriltildiği yıl olur. İhale süreci başlatılır. 2008 yılında firmalara davetiye çıkarılır.

İktidar ihale sürecinde karşılaştığı hukuki sorunları aşmakta zorlanır.

Projenin başladığından bu yana direnç gösteren çevrecilerin kamuoyunu etkileme ve tabanını genişletme çabaları süreç ilerledikçe daha da başarılı olmaya başlar.

Nükleer Santralin inşasında kararlı olan iktidar özel bir yasa çıkararak 12 Mayıs 2010 ayında bir Rus İnşaat Şirketi ile projenin inşasını ve işletilmesini sağlayacak anlaşmaya imza atar.

Ülkenin enerjiye olan gereksinimi gerekçesiyle hayata geçirilmek istenen santral üretime geçtiğinde kapasitesi 4800 MWe olacak ve toplam enerjinin yüzde 6’sını karşılayacak.

İktidarların ve nükleer enerjiyi savunanları tezi nükleer santralin enerji açığını kapamada önemli bir enstrüman olduğu; ucuz, temiz ve tehlikesiz olduğu yönünde.

Ancak NKP ve bileşenleri, bilim insanları, çevreciler aynı görüşte değil. Projeyi çılgınlık olarak niteliyor.

“Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Ortak Sözcüsü Prof. Dr. Figen Doran, dün yaptığı yazılı açıklamasında şunlara yer verdi: "Dünya’da tehlikeleri, atık sorunu, pahalılığı, kirleticiliği nedeniyle terk edilen ya da terk edilme kararı alınan nükleer elektrik santrallerinin ısrarla Akkuyu’ya kurulması girişimlerine karşı mücadelemiz sürecektir. Ne Akkuyu’da, ne de Türkiye’nin herhangi bir yerinde nükleer santral çılgınlığını kabul etmemiz mümkün değildir. Nükleer enerji demodedir. Pahalıdır, kirleticidir, dışa bağımlıdır, insan ve doğaya karşıdır. Daha Japonya’da meydana gelmiş Fukişima Nükleer kazasının üstünden bir yıl bile geçmemişken, nükleer diretmeyi anlamak olanaksızdır.”

Bir yanda temel güdüsü kar olan Kapitalist Sistem Kurumlarının söyledikleri, diğer yanda da sadece insanın değil dünyadaki tüm canlıların yaşam hakkını savunmaya çalışan çevreye duyarlı kurumların dile getirdikleri…

Ve Akkuyu Nükleer Santrali gerçeği…

Dr. Nedim İnce

Mersin / 10. 01. 2012