HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    FOTOHABER    |    SPOR
 
 
Milletveki Öztürk TBMM’de Nükleer Santrali anlattı


1 Nisan 2015 Çarşamba 12:39

CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, 1 Nisan’ın ilk saatlerinde TBMM Genel Kurulu’nda CHP Gurubu adına Nükleer Santrallerle ilgili konuşma yaptı.Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün Nükleer santrallerle ilgili olarak yaptığı konuşma aynen şöyle.

 

Değerli milletvekilleri, burada, öteden beri, siyasi iktidarın ya da siyasi iktidarların nükleer santralleri topluma kabul ettirmek için doğru olmayan bilgiler vermeye devam ettiklerini görmekteyiz. Aslında, bu nükleer santraller 1973-1974 petrol krizinin baş gösterdiği zaman bir alternatif enerji kaynağı olarak gündeme gelmişti. Hepimiz hatırlarız ki, o yıllarda aslında petrole alternatif olabilecek yenilenebilir enerji kaynakları henüz gündemde yoktu ve bugün, bazı ülkelerdeki nükleer santrallerin aslında o yıllardan kaldığı bilinen bir gerçektir. Ondan sonraki yıllarda özellikle gelişmiş ülkelerde nükleer santraller inşası konusundaki trendin aşağı doğru olduğunu ve bunun da genellikle gelişmekte olan ülkelere kaydığını görmekteyiz. 2030 yılında, dünyadaki nükleer üretim miktarının bugünkü nükleer üretim miktarıyla aşağı yukarı aynı olacağı, ancak 2030 yılında gelişen ülkelerdeki nükleer elektrik üretiminin ya da nükleer enerji üretiminin azalacağı, buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde nükleer elektrik üretiminin artacağı hesaplanmaktadır.

Bu şu demektir değerli arkadaşlarım: Nükleer gibi kirli bir enerji kaynağını geri kalmış ülkelere dayatmaktadırlar. Fransa, bugün nükleer santral konusunda, genel olarak enerjisinin yüzde 70'ini nükleerden karşılamaktadır, ama bundan önceki yıllarda bu oran yüzde 80'di, aşağıya doğru gidiyor.

Şimdi, bu nükleer santrallerin çevreyi kirlettiği, çevreyi tehdit ettiğini söylediğimizde hemen bize söylenilen bir laf, "Canım, Paris'e 75-80 milyon turist gidiyor, merkezde nükleer santraller var, bundan niye çekiniyoruz?" itirazı.

Değerli arkadaşlarım, turistlerin Paris'e gitme nedeni Mona Lisa'dır, Louvre Müzesi'dir. Bizim Mona Lisa'mız yok, Louvre Müzesi de yok, bizdeki turizm deniz turizmidir.

Şimdi, benim seçim bölgem olan, oturduğum, yaşadığım ve yarın da milletvekilliği görevim bitince yaşayacağım yer olan Silifke'ye 35-40 kilometre mesafedeki cennet bir koyda Akkuyu nükleer santrali yapılmaya çalışıyor, hem de 1974 yılının raporlarıyla bu yapılmaya çalışılıyor.

Aslında Japonya Fukuşima'da meydana gelen bu büyük süprüntünün esas kaynağının dalma batma kuşağı olduğunu artık bugün çok açıkça bilmekteyiz.

Şimdi, 1974'lü yıllarda, aslında o bölgenin deprem kuşağı konusundaki verileri çok azdı. Şimdi, bugün o veriler daha çoktur. Antalya'dan Hatay Dörtyol'a kadar uzanan, denizden geçen bir dalma-batma kuşağı var. Bu, işte, bir süprüntünün temel nedenlerinden bir tanesidir.

 

 

İkinci mesele, yine daha önce orada pek hareketli olmayan Ecemiş fayının bugün hareketli olabileceğidir. Burada hep söyledik değerli arkadaşlarım. Enerji kaynağı konusunda Türkiye'nin gerçekten böyle bir enerji olayına ihtiyacı var mıdır? Otuz yıldır bu söylenilir, otuz yıldır. Şimdi, otuz yıl sonra aynı laflar söyleniliyor. İktisatçılar bizim büyüme hızını yüzde 10 olarak alıyorlar ve ihtiyaç duyulan elektrik enerji miktarını buna göre hesaplıyorlar ama hiçbir zaman yüzde 10 büyüme olmuyor, daha düşük oluyor.

Ve ikinci mesele, en savurgan olduğumuz konu, enerji verimliliği. Şimdi, bakın, Akkuyu Nükleer Santrali 4,8 megavat gücünde -santral- yani 4.800 kilovat; 2.400'ten 2 tane kuruyorsunuz, 4.800 ve buradan üreteceğiniz elektrik enerjisi, bizim toplam elektrik tüketimimizin yüzde 6'sıdır arkadaşlar. Ama biliyor musunuz, bizim mevcut kurulu gücümüzden üretilen elektrik miktarında, üretilmesi gereken miktara göre aşağı yukarı yüzde 17-18 bir kayıp var. Yani, mevcut 70 bin megavat civarında olan bugünkü kurulu gücümüzden normal olarak üretilmesi gereken elektrik miktarından daha az üretiyoruz. Bu da aşağı yukarı yüzde 18'ler civarı bir kayıp.

Bir de "kayıp kaçak" dediğimiz bir olay var; hani, geçen gün şu bizim faturalara getirdiğimiz miktarlar. Bu kayıp kaçak oranı yüzde 15, arkadaşlar, yüzde 15-16. OECD ülkelerinde kaç, biliyor musunuz? Yüzde 3-4. Kaç katı? 4 katı. Peki, işletmedeki kaybı da eklerseniz ne oluyor? Yüzde 30. Peki, siz nükleer santralden ne kadar alacaktınız? Yüzde 6. Ya, siz cebinizdekinden yüzde 30 veriyorsunuz, ayıptır, günahtır. Bugün bu elektrik sisteminin çökmesinin nedeni de elektrik piyasasının hoyratça özelleştirilmesidir. Yani, hep söylüyoruz, bu olay stratejik bir olaydır diyoruz.

Bugün bizim gıptayla baktığımız Avrupa ülkeleri, hatta Amerika eğilimini enerjiden yana, tercihini yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmiştir, arz güvenliği olan bir alana yöneltmiştir. Nükleer santrallere destek vermemektedir ama yenilenebilir enerji yatırımlarına hem Amerika hem Avrupa destek vermektedir.

Siz biliyor musunuz, dünyada alım garantisi veren tek ülke, nükleer santralde üretilen elektriğe alım garantisi verilen tek ülke Türkiye'dir. 2010 yılında Akkuyu'da kurulması öngörülen nükleer reaktörlerle ilgili anlaşmanın uygulanmasına dair kanunda burada konuşmuştum, "Orası özerk bir Rusya olacaktır." dedim. "Ha, Rusya'da üretilen elektrik miktarını iletim yoluyla Türkiye'ye getirseniz bundan daha iyi." demiştim o zaman.

Evet, bugün o cennet koy Rusya'nın özerk bölgesi oldu, oraya giremiyorsunuz bile. Siz arazinizi Rusya'ya tahsis ettiniz.

Reklamlar var, izliyorsunuz, Akkuyu nükleer santrali… Yalan. Millî sermayeymiş, millî yatırımmış. Neresi millîymiş arkadaşlar? O Rosatom'un tamamen ortakları yabancı. Hatta, öyle ki yirmi yıldan sonra ortak yapısında değişikliğe gidildiği zaman Rus sermayesi yüzde 51 olacak, yirmi yıldan sonra. Şimdi? Şu anda ortaklar… Neresi millîymiş? Siz araziyi verdiniz, Rusya geliyor, oraya yatırım yapıyor ve onun ürettiği elektriğin 2.400 kilovatına alma garantisi veriyorsunuz hem de 12,35 sentten, çok pahalı bir fiyattan, KDV'sini eklediğiniz zaman 14 küsur sent olur.

 

Ülkenin turizmini de, çevresini de, ekonomisini de mahvediyorsunuz; artı, Türkiye'yi enerji yönünden tamam Rusya'ya bağımlı hâle getiriyorsunuz.

Evet, arkadaşlar, o nedenle nükleere kategorik olarak karşı olup olmamaktan daha öte, böyle bir nükleer anlaşmaya ve böyle tehlikeli bir nükleer santrale karşı olduğumu buradan söylemek istiyorum. 





 
  HABER ARA
 
 
  
  FLAŞ HABER
  EN ÇOK OKUNAN
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
  SOSYAL MEDYA

 




 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

 

fotohaber.net | İnternet Gazetesi | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
fotohaber.net © Copyright 2005-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA