Greenpeace (Yeşil Barış); ‘Dünyanın tüm çeşitliliğini korumak, yaşamı ve beslenme düzenini yıpratmamak’ ilkesi ile yola çıkmıştır.  Bu amaçla;

• Küresel ısınmayı yavaşlatmak ve durdurmak;
• Ormanları korumak;
• Aşırı avlanmaya engel olmak (özellikle balinalar için);
• Canlılara yönelik genetik mühendisliğinin olumsuzluklarına dikkati çekmek;
• Nükleer tehlike konusunda uyarıcı olmak, için çalışmaktadır.

Bu çalışmalarını yürütürken;

• Şiddet içermeyen eylemler;
• Bilimsellikten asla ayrılmamak;
• Bağımsız çalışmak;
• Tabiat Ana’ya saygı, ilkelerini kabul etmiştir.

Greenpeace, bazı uyarıcı eylemleri nedeni ile ülkemizde de iyi tanınır.  Örneğin; orkinos katliamı adına uyarıcılık yapmış, özellikle termik santraller için bolca kullanılan kömürün doğaya ve insan sağlığına olumsuz etkilerine dikkati çekmeye çabalaşmıştır.

Mersin için ise Akkuyu Nükleer Santrali kurulmasını engellemek ve kent halkı yanında Türk İnsanı’nı aydınlatmak çabalarını hepimiz biliyoruz.  24 Mart tarihinde, Mersin’in ünlü gökdeleni üzerinde eylem yapmışlar ve ‘Nükleer Pahalıya Patlar!’ ve ‘Nükleere Hayır!’ yazılı dev pankartlarla bizleri aydınlatmaya ve siyasileri de uyarmaya çalışmışlardı.

Keza, ülkemiz adına ‘Zeytini Seviyorum !’ kampanyası açtılar yakın zamanda.  3573 sayılı Zeytin Yasası’nın bazı maddelerinin değiştirilerek, zeytinlik alanların korunmasını yok sayan ve bu sahalarda termik santraller kurulabilmesinin yolunu açan yasa tasarısına karşı çıkarak doğayı korumak adına eylemler yapmışlardı.  Ki, Soma’nın Yırcalı Köyü kırsalında yer alan zeytin ağaçlarının 6.000 kadarının bir gecede kesilmesine karşı çıkan yöre halkına destek olmuşlardı.  Bu amaçla yaptıkları anket çalışması sonuçlarını da açıkladılar.  Buna göre ülke insanının % 83’ü zeytinliklerin korunmasını ve % 79’u da zeytinliklere termik santral yapılmasına engel olunması istiyordu.

Bu çalışmalar, tüm insanımız tarafından da olumlu bulununca, siyasiler geri adım attılar ve bu dönem içerisinde çıkarılması planlanan yeni Zeytin Yasası tasarısı kanunlaşamadı.

Dünyanın enerji açlığı bitmiyor ve yeni bir enerji türü kullanıma sürülünceye kadar da fosil yakıtlardan vazgeçmek umudu görünmüyor.  Özellikle petrol kaynakları üzerinde yoğun çalışmalar halen tüm hızı ile devam etmektedir.

Kuzey Kutbu’nun şimdilik en azından % 20’lik bölümünü kapsayan buzulların erimesi ile petrol devlerine yeni bir fırsat çıkmışa benziyor.  Shell (Royal Dutch) Şirketi, Kuzey Kutbu’nun Pasifik yöresinde kalan Chukchi Denizi üstünde yeni kuyular açmak için kollarını sıvamış bulunuyor.

Bu amaçla, Avustralya açıklarından yola çıkarılan Polar Pioneer adlı petrol platformu, yöreye doğru taşınıyor.  Greenpeace gönüllüleri, Esperanza adlı tekneleri ve 35 kişilik kadroları ile bu platformu izleyerek Kuzey Kutbu’nun kirleneceği endişesini bizlere anlatmaya çalışıyorlar.  Üzerinde 6.7 milyon protesto imzasının olduğu dev bir pankartı da platforma yerleştirmiş bulunuyorlar.

Ön raporlara bakılırsa, buradan çıkarılacak petrol, ortamın riskli olması nedeni ile % 75 oranda sızıntıya sebep olabilecek ve doğayı kirletecektir.  Korkarım ki, bu savaşı gene büyük şirketler gene kazanacak olsa bile, sonunda kaybeden hepimiz olacağız.  Kirlenen deniz yatakları sonucu balık yatakları yok olacak, Kuzey Kutbu üzerindeki ve civarındaki canlılar ölecek ve kısa söylemle Tabiat Ana ciddi bir darbe daha yiyecektir.

Benzeri tehlikeyi zaten korkarak izliyoruz; Akkuyu Nükleer Santrali inşaatı sırasında ve sonrasında.

İnanın; içimden ‘Hayırlara Vesile Olsun’ demek gelmiyor, bu kanımı sizlerle paylaşırken!..

                                                                                        Erdal Akalın (20.04.2015)