HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    FOTOHABER    |    SPOR
 
 
Öztürk “Ne işin var senin Mersin’de kardeşim ?”


30 Mayıs 2015 Cumartesi 08:51

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Adayı Oktay Öztürk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mersin ziyaretini sert bir dille eleştirdi. Öztürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a; “Ne işin var senin Mersin’de kardeşim? Bu kadar meraklıydın, bu kadar kopamıyordun, o zaman kalaydın işte başbakandın ne güzel” diye seslendi.

 

“Neyi ve kimi korumak istiyorsun?”

 

Mezitli’de Şoray 1 Sitesi sakinleri ile buluşan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Adayı Oktay Öztürk, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Seçimlere birkaç gün kala Mersin’e gelmesi planlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim yarışına katılmasının büyük bir adaletsizlik olduğunu aktaran Öztürk, “Biz partiler olarak yarışmak isterken partisi olmayan birisi, yarışa girmiş ise devletin imkanlarını kullanıyor ise böyle bir adil seçim olur mu? 7 Haziran’a giriyoruz. Demokrasiyle idare edilen bir ülkede siyasi partiler yarışır birbiriyle, birbirlerinin programlarını irdelerler ve ona göre de seçmenlere seslenirler, yapacaklarını anlatırlar. Şimdi mübarek Cumhurbaşkanı atını nallamış, siyasetin peşine düşmüşsün. Bu kadar meraklıydın, bu kadar kopamıyordun, kalaydın işte başbakandın ne güzel. Düşünüyoruz toplumun önüne çıkarken dertlerimizi anlatacağız, öyle bir dert var ki yukarıya tükürüyorsun bıyık, aşağı tükürüyorsun sakal. Bu ülkenin Cumhurbaşkanısın sana saygı duymak istiyoruz. Her ne kadar oy vermediysek de demokrasinin gereği sen fazla oy aldın seçildin Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanısın. O zaman otur oturduğun yerde bizde sana saygı duyalım. Hayır illa aşağıya inecek. 3 Haziran’da Mersin’e geliyor. Ne işin var senin Mersin’de kardeşim? Ne adına geliyorsun? Bulunduğun makam senin hassasiyet içerisinde davranmanı gerekli kılmıyor mu? Cumhurbaşkanlığı makamı bunu gerektiriyor. Herkese eşit ve adil olman lazım. Bırak biz birbirimizle yarışırız. Şimdi sana ne diyelim biz, oturduğun makam hak ettiğin lafları söylememize müsaade etmiyor. Hak ettiğin lafı söylemediğimiz vakit de biz rahat edemiyoruz. O zaman fitnenin kapısını açıyorsun. Sen bulunduğun makamdan aşağıya indiğine göre, siyaset meydanına soyunup girdiğin zaman, senin başka derdin var. Sen başka bir şeyin peşindesin. Neyi, kimi korumak istiyorsun?” sorusunu yöneltti.

 

Değil Cumhurbaşkanı, 7 bin ceddi olsa…

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahaya inmesinin altında MHP iktidarı korkusu bulunduğunu işaret eden Öztürk, mevcut iktidarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yolsuzluk operasyonlarıyla hedefe aldı. Öztürk, “Bu ülkede birçok iddia ortaya atıldı. Bu ülke kuruldu kurulalı yolsuzluk, rüşvet ve kanunsuzluk konuşulduğu vakit hiçbir başbakan, hiçbir cumhurbaşkanı bu konuların öznesi olmadı bu güne kadar. Hangi yolsuzluk kapısını açsak adın geçiyor. Hangi kanunsuzluğu görsek adın geçiyor Anayasa üzerine yemin ettin, tarafsızlık yemini ettin. Daha cumhurbaşkanlığı sıfatını kullanır kullanmaz Anayasanın 101 ve 103’üncü maddesini ihlal ettin, paspas haline getirdin. 17-25 Aralık tarihi var. Burada neler olduğunu çıplaklığıyla bilmiyorsunuz. Anayasa referandumu yaptılar, çağdaş bir ülkenin sahip olması gereken kanunlar ve kurumları getirecekler, üstünlerin hukukuna son vereceğiz vs. Çıka çıka gördük ki kendi üstünlüklerinin hukukunu hakim kılmak için gelmişler. Ama o getirdikleri üstünlerle bu memlekette biçare insanları içeri tıktılar, düzmeceyle içeri tıktılar. O insanların bazıları içerde can verdiler, hakkın rahmetine kavuştular, ızdırap içerisinde. Sonra kalktın kumpas kurdular bizi de aldattılar dedin. Peki o biçarelerin vebalini kim ödeyecek? Şimdi tertemiz sanki zemzemle yıkanmışlar. Hiç o 17-25 Aralık’ta sabahın köründe daha afyonu patlamamış oğluyla konuşurken önce anlayamayan sonra evlerde yığılan paraları nasıl eritmeye kalkıştıklarını konuştukları vakit, sanki onları biz dinlememişiz, sanki onlar hiç olmamış gibiler. Biz bekledik ki hukuk çalıştırılsın, mahkemeler çalıştırılsın. Eğer birileri bu ülkenin başbakanına kumpas kurmuş ise hakaret etmiş ise karşılığını bulsun. Birileri gerçekten suç işlemişse başbakan bile olsa kanun gereğini yapsın. İlk yaptıkları iş Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştirmek oldu. Böyle bir adalet olur mu? Bu insanlar aklandı diyebilir miyiz? Orada korkunç şeyler var. Masanın altı pislikle dolu. Şimdi herkesin sahaya inmesinin ardında bu yatıyor çünkü Devlet Baba geliyor. Masanın altına eğer elimizi sokma fırsatını bulursak, değil Cumhurbaşkanı, yedi bin ceddi olsun bu kanunlar onun içinde geçerli olacak” sözü verdi.

 

O cayırtı Soma işçilerinin feryadı!

 

Hükümetin giderayak insanları yapılan yardımların kesileceği iddialarıyla tehdit ettiğine vurgu yapan Öztürk, MHP iktidarında tüm yardımların fazlasıyla ve hakça yapılacağının da sözünü verdi. İktidarın önce yandaşlarını kayırdığını ve bunun en acı örneğinin Soma faciasında yaşandığını aktaran Öztürk, “Şimdi diyor ben gidersem gelenler bunu vermez. Niye? Sen cebinden mi veriyorsun? Devletin malını veriyorsun. Hem de haysiyetsizce veriyorsun. Mahkum ediyorsun onu. Biz daha fazlasın vereceğiz, o fonlarda daha fazlasını verecek kadar para var. Onlar yandaşlarını zengin ettikten sonra geri kalanını veriyorlar. Bizim ne yandaşımız var ne yöndaşımız var. Yalnız ve yalnız inandığımız milletimiz var. İhtiyaç sahibiyse kömürünü de yiyeceğini de alacak. Paraya ihtiyacı varsa, onu da alacak. Ama hakça, insanca alacak. Dilenci yerine konulmadan. Hele hele o kömür tertemiz milletimin alın teriyle çıkan kömür olacak. Soma’da ki acıları içerisinde barındıran kömür olmayacak. Bakın dünyada yolsuzluktan dolayı insanların öldüğü bir tek ülke var, o da Türkiye. Soma’daki ocakları peşkeş çektiler. Karşılığında vatandaşa dağıtmak üzere kömür aldılar. Dağıttıkları kömür o kömür. Sobaya attığınız o kömür cayır cayır yanmaya başladığında, bilin ki o cayırtı; yerin yedi kat altında kurtuluş yolu bulamayıp, çaresiz kalıp inleye inleye şehit olan o maden işçilerinin feryadıdır. Haydi yak yakabiliyorsan. Eğer o ocaklar peşkeş çekilmeseydi ve rant yerine can güvenliği düşünülseydi, bugün o kömürler yürekleri değil, sobaları yakıyor olacaktı” diye konuştu.

Öztürk’ün konuşmasının ardından bazı site sakinlerinin gözyaşlarını tutamadığı gözlendi.





 
  HABER ARA
 
 
  
  FLAŞ HABER
  EN ÇOK OKUNAN
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
  SOSYAL MEDYA

 




 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

 

fotohaber.net | İnternet Gazetesi | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
fotohaber.net © Copyright 2005-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA