Özür ise, kabahatten duyulan pişmanlığı telafi etmek için ortaya çıkan olumsuzluğun terbiye sınırları dikkate alınarak düzeltilmesi çabasıdır. Kabahatin kişiye veya kişilere getirdiği maddi ve manevi zararın telafi edilmesine yönelik, makul bir mazeretin kibarca dile getirilmesi ile yapılır özür dileme eylemi.
Kabahat ve özür, aslında birbirini izleyebilen davranış kalıplarımızdır. Uygarca düşünülen özür dilemek eylemi, kanımca da etik bir eylem türüdür.
Kabahat ve özür, çoklukla mizahi yaklaşımları da içerisinde taşıyabilir. Bunu bize en doğru anlatan vecize; “Özrü kabahatinden büyük!” diyerek anlatır. Anlamı ise açıktır, kabahatli olmak idrak edilince usulüne uygun olarak özür dilemenin erdemini anlatmak amaçlıdır. Aksi haller, hem kabahati katmerleştirir ve hem de özür dilemek zarafetinin yok olmasına neden olabilir.
Tarihimizde de “Özrü kabahatinden büyük olmak” anlamını taşıyan çokça fıkra vardır. Örneğin; sarayın ve padişahın soytarısı olmakla ünlenen İncili Çavuş fıkrası, bizlere örnek olması amacı ile anlatılırdı.
Dönemin padişahı, canının sıkkın olduğu bir gün İncili Çavuş’u çağırtarak, neşelenmek üzere “Özrünün kabahatinden büyük olacağı” bir davranış sergilemesini ister. İncili Çavuş, “Baş üstüne” dedikten hemen sonra, arkası dönük duran padişahın kaba etlerine haşince bir çimdik atar.
Padişah, kızgınlıkla döner ve kızdığını belirtmek üzere; “İncili Çavuş, ne densizlik yaptığını bilir misin?” derken, İncili Çavuş hemen yanıtlar; “Kabahatimi mazur görün efendimiz, sizi eşiniz kadın efendi sultan sanmıştım!”.
İşte bu fıkra, kabahati örtmek amacı ile özür dilerken, yanlışlık yaparak daha büyük bir kabahat işlemenin dayanılmaz mizahi tarafını bize anlatmak için sıklıkla yinelenir.
Son birkaç gün, özrün kabahatten büyük olduğu bir olayı yaşamaktayız.
Malum, genel seçimler sonrası T.B.M.M. Başkanlığı seçimi vardı. Beklenen ve umut edilen sonuç, % 60 oy alarak muhalefet olan üç partinin bir üyesini başkan olarak seçmekti. İlk turlar bir tür partilerin onur turları sayılacağından ortaya dört aday çıkacaktı ve öyle de oldu. Son tura gelindiğinde ise, en çok oy alan iki adaydan birisi başkan olarak seçilecekti. Partilerin oy sayıları dikkate alındığında da, son tur yarışının AKP ve CHP adayı arasında geçeceği biliniyordu.
AKP, 258 sandalyesinin tümünü oy kutusuna yansıtsa bile, üç muhalefet partisin toplam oylar 292 olacağından, en büyük muhalefet partisinin adayı olan Sayın Deniz Baykal’ın başkan olabileceği düşünülmekte idi.
Gelişme öyle olmadı ve MHP, kanımca tarihi bir yanlışlığa imza atarak CHP adayını desteklemedi ve AKP adayı Sayın İsmet Yılmaz T.B.M.M. Başkanı seçildi. Böylece yasama organı da AKP’ye hediye edilmiş oldu!
MHP’nin ve özellikle liderinin bu davranışı seçmenler nezdinde kırgınlık ve hatta kızgınlık yaratmıştır. Anlaşıldığı kadarı ile sakin kafa ile düşünen MHP üyeleri de yapılanın tarihsel bir kabahat olduğunu bilincindedirler. MHP seçmeninin ağırlıklı olarak bu yanlışı siyasi bir kabahat olarak kendi aralarında da tartıştıklarına tanık olmaktayız.
Şimdi ise, bu seçimde yanlış adım atarak tarihi bir fırsatı heba etmiş bulunan MHP için, bazı parti yetkilileri görevden vazife çıkarmaya ve kendilerince özür dillendirmeye başlamışlardır.
MHP Başkanvekili Sayın Yusuf Hallaçoğlu, özür dilemek adına ön almıştır. Hem bir TV programı sırasında kendisi tarafından Deniz Baykal’a destek verileceğinin açıklanmasının ortaya çıkmasının sıkıntısı ve hem de oylama sırasında MHP’nin hatalı tutumu üzerine özür dileyici bir açıklama yapmaya çalışmıştır.
Özrü de; “AKP üzerinden yapılacak tevatür nedeni ile CHP gibi dinsiz bir partiyi ve adayını desteklemedik” mealinde olunca, bundan sonra ki kuşaklara artık İncili Çavuş fıkrası örneği yerine, Yusuf Hallaçoğlu Bey’in bu “Özrü kabahatinden büyük!” denmeyi hak eden konuşması anlatılacaktır!
Herhalde yeni bir açıklama ile kendisine ve akademik kariyerine yakışacak uygarca yeni bir özür dilemesini kendi takdirlerine bırakmamız gerekiyor.
Bu arada eklemeliyim ki, MHP’nin taşra seçmeni de sıkıntıdadır. Yaşadığı ilin ve biraz da genel merkezin havasını iyi koklayan bir MHP sempatizanı dostum, MHP’nin seçim yanlışlığını içine sindiremediği için özür adına kulağıma eğilerek kendince bir gerekçe uydurdu bana; “Son gece kimden gelmişse gelmiş talimat, Amerika böyle olmasını istemiş. MHP lideri de bu talebe uymuşmuş!” Yerseniz!
Kanımca; kabahati mazur göstermek amaçlı bu gerekçede, özrü kabahatinden büyük denecek bir başka fıkra konusudur!..
Erdal Akalın (09.07.2015)