SORUYU doğru sorarsanız, yanıtlar da doğru gelir!
Ya da “bilmiyoruz” denir.
Üçüncü bir şık yoktur.
SAVAŞ, İDEOLOJİK EYLEMLER,İNANÇ vs vs…Hepsi birer “sosyal bilim” içeriğidir.
“Devletimizin” kuruluş aşamasında , kurumlaşma anlamındaki ciddi yapılan yanlışlar, bu değerlendirmenin konusu olmamakla birlikte, zaman zaman, o yanlışlara değinmede, teğet geçebileceğiz.
DÜN(imparatorluktaki ölümcül yanlışlar ) “kotarılan” hatalar, kürelenerek, bugünlere kadar gelmiştir.
Bir iki tümceyle, bu “ölümcül” hatalara değinelim…
AHMET RASİM( 1864 / 21.09.1932 Heybeliada/İst) merhumun, “ resimli ve haritalı Osmanlı tarihi” adlı,doyumsuz kaynağına başvuruyoruz:
MERHUM, bu yapıtını, AHMET CEVDET PAŞA’nın ( 22.03.1822 / 25.05.1895) “resimli tarihi”nden yararlanarak,hazırlamıştır.
“OSMANLI” nın reform gereksinimini , çok açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuş ve şu ölümcül tümceyle ,perçinlemiştir:
“ANADOLU VE RUMELİ,ZULÜM VE TEADDİ ( tecavüzler, kabûl edilemez kötülükler ) ile haraptır.Gerek İstanbul’da,gerekse taşrada, insan öldürmekle, tavuk kesmek arasında, bir fark kalmamıştır”.
1789…FRANSIZ devrimi olmakta.
Diğer bir deyişle, “” ihtilâli kebîr” yani büyük İHTİLÂL…
Ülkede tık yok (olmaz mı).
FARKINDA değil , “devlet ve millet”…
HALEN DE farkında değil “millet” , özellikle “iktidar” seçmen tabanı, sanki bostandan dışarı kabak, sanki ayrı bir “gezegen” de, sesleri,itirazları çıkmıyor.
TUHAF, anlaşılması güç bir “ psişik” durum.
AHMET RASİM, 1. Cihan harbini ve ertsini görüp, dolu dolu yaşayan birisidir.
Ve değeri bilinmemiştir.
Şimdi dikkat:
1. Cihan harbi ertesinde:
ÇOK uluslu “”KAÇ”” imparatorluk,devrilip, parçalanıyor !
AVUSTURYA MACARİSTAN
ALMAN İMPARATORLUĞU
RUS ÇARLIĞI
Vee
Son TÜRK imparatorluğu ( Osmanlı)…
AMA her nasıl olduğu,apayrı bir çalışma konusu olarak, YENİ DEVLET de, eskisi gibi, AHMET RASİM gibi söylersek : HALKIN ,HEM EŞKÂL-İ(*) ZAMAN’I hem de ESKÂL-İ TARİHİ” görebilmesini, SAĞLAYAMAMIŞTIR.
(*) EŞKÂL : görüntüsü, yüz ifadesi…
Şimdi, ULUSLAŞAMAYAN / kardeşleşemeyen bir toplumun içinden, “ısrarla” sadakat / liyakat beklemek,yanlıştır.
DİKKAT ederseniz, konuyu ,ağır ağır açarak gidiyoruz.
“ her siyasi iktidarın, kendi kadrosuyla çalışmak, en tabi hakkıdır” sözü, ne GÜNEY KUTUP penguenlerine ne de NİĞ’DELİ’lere ait bir söz değildir.
ISPARTA’da, adına , “ demokrasi” müzesi kurulan, “sevgili” SÜLEYMAN DEMİREL’İNDİR ki kendileri, devr-i iktidarında, HUKUKA ve demokratik “teamüllere/eğilimlere/ alışkanlıklara” uymamada,şampiyondur.
Tabi ki bugünün koşullarında, SEVGİLİ DEMİREL, karikatür kalır.
HALİHAZIRDA, her gün “iktidarın” ,garip garip eylemlerini okuyor, fotolarına bakıyor, sinirimiz bozuluyor, isyan noktalarına geliyoruz.
AMA, “(( bilmediğim görmediğim erişemediğim yerler hariç )) oturup, bütün bu “ beyanatların, fiillerin” neden ve nasıl “işlenmekte” olduğuna kafa patlatmıyoruz.
ATATÜRK HAVA ALANI,parça parça ediliyor…
KAŞLA GÖZ arasında, yine geçiş GARANTİLİ oto/yol ihaleleri yapılıyor.
SÖVÜLÜYOR.
HAKARET EDİLİYOR…
Vs vs.
Şimdi arkanıza yaslanın ve iyice yoğunlaşın,okuyacaklarınıza.
Bu durum, özellikle 15 TEMMUZ’dan sonra, görece ABD ile soğuma , RUSYA ile ısınma hallerinden sonra gelişmeye başlayan/ geliştirilen BİR RUS PSİKOLOJİK SAVAŞ STRATEJİSİDİR.
İnsanlar, COĞRAFYALARININ iklim koşullarına göre de, zihniyet / duruş / psişik hal geliştirirler.
RUSYA’nın en büyük orudusu KIŞI ve aklıdır derim ben. Bu akıl, son derece sabırlıdır, UZUN VE YOĞUN GEÇEN ÖLDÜRÜCÜ KIŞ koşullarından dolayı…
Savaş sırasında güçlü ve ani bir vuruş yapmak yerine daha uzun süreli ve yıpratma temelli anlayışa derin savaş doktrini denir.
Hele de “ülkenin tüm ordusu terhis edilmiş, tersaneleri kapatılmış, askeri okullarına kilit vurulmuş, adaletin de yerlerde sürünmekte olduğu durumunu DİKKATE alırsak…
Bu yıpratma savaşının, zaten mağlûbu, zaten bellidir ve ortadadır.
SİSTEM,öz olarak nasıl çalışır…
Özetleyelim.
AYRINTISINI yarına bırakalım…
Tayyip Bey için düşman, en genel anlamda, ATATÜRK ve ATATÜRKÇÜLÜK’tür. O’nun adının anıldığı,anılacağı,süreklilik göstereceği her “AN”, “ NOKTA”, onun için , düşman bir hedeftir.
düşmanın en önemli sinir dayanak siklet merkezini, ense kökünü, evinin direğini bulup oraya vurabildiğimiz en güçlü ve en hızlı şekilde vurarak kırıyoruz ve arkaya geçerek suistimaller zincirine aman ve durak vermeden başlıyoruz. cepheyi yarıp arkaya geçtiğimizde de iş işten çoğunlukla geçmiş oluyor. GEREKLİ olan “silâh”, çok iyi ekipman, inatçı personel, tek ve en önemli direnç noktasını yüksek isabetle tespit edecek bir kurmay heyeti ile bunu sağlayacak araçlardır.
Bu kurmay heyetinin desteği DIŞARLIKLIDIR.
SAVAŞININ birinci cephesi, YIĞINAK ‘tır. Bu yığınak, korkutulmuş basın/yayın kuruluşları ve ARPALIKLARDAN, “ Osmanlı” ekonomik yapısı gibi, sürekli yararlandırılan ve kendisine MALİ GÜÇ desteğinde bulunan, Türkiye “ iş aamlarının” bir kısmıdır.