Amerikalı Nasreddin Hoca !
İngilizce , “hoca” , sanırım HODJA gibi yazılıyor . Yıllar önce , bir yerlerde elime geçen , NASREDDİN HOCA ‘nın İngilizceye tercüme edilmiş halinden belleğimde kalmış .
Kolejin , bizim için , benim için görkemli 67/68 yılına , dönemine takılıp kalmamız , biraz da , sıra dışı hocalarımızdandır . Artık eni konu , kollec mektebinin sahicisi olmuşuz ,kendimizi kıdemli falan sanıyoruz . Örneğin ,hazırlık sınıfındaki “gıcık kaptıklarımızı “, dövebiliriz diye hayal falan kuruyoruz .
Yeni girmiş “ bebeler “ ya …
“O” , yani bu yazının HODJASI , ince YAPILI , 1 80 ‘e yakın boyu , gözlüklü , yeryüzüne sanki başkaca bir evren katından bakar gibi yürüyen , Papazkarası şarabını çok seven , bazı sabahlar , bu yüzden , ilk dersine geç gelen , bundan da hiç gocunmayın , başka bir zaman insanı gibi idi . Lise kısmına da , edebiyat dersine giderdi ya da yalnızca ingilizce okuma .
O yıllarda okulumuz , üç dönem idi . Her dönemde ,HODJA’nın dersinde , amerikadan getirtilen , bir ders “kitabını ” okumak , anlamak , anlatmak ve sınav olmak gereği vardı .Şimdi , burda ,sınav deyince biraz duralım .
Amerikan sisteminde ,habersiz yapılan küçük sınavlara , QUIZ denir . HODJA , “quiz” aşığı idi ,diğer bir deyişle , en uygun öğrenmenin , öğrenilenlerin uygulamaya dökülmesi olacağı mantığıyla , bir süre sonra , bizlerin de çok seveceği sınav tarzı olan , QUIZ ler olduğundan hareketle , okul idare binasındaki , türüm türüm ispirto kokan , TEKSİR makinesinde bastırdığı , tek tip (*) SORU kağıtlarını getirir , sınıf bir anda ispirto kokar , hiç sesini çıkarmadan ,bu sessizliğe , sınıf da dahil olarak , kağıtlar dağıtılır , bizler ,gerçekten de , oyuncağına kavuşmuş çocuklar olarak , neşe içinde , sınav olurduk .
(*) Peki , bu tek tip SORU nedir !
Hoca , okuma dersi hocası olduğu için , sözcük dağarımızın gümrahlaşması , tümce kurma yetkinliğimizin artması için , daima ,aynı başat ve tek soru sorardı :
MAKE AN ILLUSTRATIVE SENTENCES , WITH THE WORDS BELOW .
Bitti , O KADAR .
Yani ; aşağıdaki sözcüklerle , açıklayıcı tümceler kurunuz , NOKTA .
Fakaaat , bazı günler , artık Papazkarasından mı ,yoksa başkaca bir unsurdan mı , bilemiyoruz , HODJA, altı ya da yedi sözcük / deyim verirdi .Normalde her soru , yani sözcük / deyim , “iki” nottu . Hepsini yaptın , “ ON” alırsın .
Peki ya , altısını ,yedisini de yaparsan ,no’lurdu ?
No’lacak , 12 ya da 14 alırdın .
O zamanın not sisteminde ,en yüksek not , “ 10” olduğu için , sen ,ortalamanı 12 de , 14 de tuttursan , yine , döner dolaşır , 10 ortalama alırdın .
HODJA , durur durur , öğretmen masasına çıkar , bağdaş kurar , ordan anlatırdı dersi . Aniden sıkılır , “ sen devam et “ derdi , ya da ,derse olan dikkatimizi mi sınardı , bilemem .
SNYDER / Hodja / , üç yıl kaldı okulda .
Amerikaya döndü , babasıyla geçinemediğini duyduk . Babası , ciddi büyüklüğü olan bir kırtasiye mağazası sahibiymiş “ dedi”, abiler . Dönüp , muhasebe – finansman okumuş ve profesyonel yönetici olarak çalışmış , o arada , kendine çok alışmış olan “sekreteri “ile , “ Beni ancak sen ,çekip , çevirirsin yahu ” deyip , evlenmiş . Bir oğlu , bir kızı oldu . İkisi de dünya tatlısı sıpalar , çünkü , babaları ,onlardan çok daha yaramaz da ondan .
Her iki çocuk da , eminim ,babalarına yetişmek için , çok uğraş veriyor olmalılar .
Hodja , tek sözcük ile “DÜNYAYA NANİK YAPAN , YAŞAMI GIRGIRA ALAN , AYRINTILARA TAKILMAYAN , GÖNLÜNÜN İZİNİ TAKİP EDEN BİR İNSAN “. Nerden mi biliyorum ?,
Sağolsun , “facebook” diye bir alan var , orda , bütün yaramazlıklarını , fotoğraflarıyla destekleyerek ,anlatıyor .
Ondan , en başta sevgiyi öğrendik . Sevginin , kuru bir sözcük olmadığını , eyleme dönüşmesi gerektiğini .
Nihayet birgün , KIRGIZ yazar ,CENGİZ AYTMATOV’un , “gün olur asra bedel” romanının , “selvi boylum al yazmalım “ adıyla , filme alınıp , ( ATIF YILMAZ yönetmeni ) , bitimine yakın , Asya’nın ,oğluna , “ SEVGİ EMEKTİR OĞLUM” dediğinde , HODJA’yı ,bir anda anımsadığımı farketmiştim .
Bizler , sevginin kıraç topraklarında büyümüş insanlarız . Evlatlarını ,bir kez olsun kucaklayıp ,öpmemiş “babalar “ , “ elaleme “ harbi baba diye görüneyim saplantısından , çocuklarını ,habire döven BABA müsveddeleri (( maalesef ) bilirim .
Amerikalı Nasreddin Hodja , bizlerin peşini bırakmadı . En şirini de , kendisiyle yazışırken , w.up ta görüşürken , TÜRKÇE konuşmamızı ister . Düne kadar , zaman ve para buldukça bizleri ziyarete gelirdi .Çok sevdiği 68 dönemi ,40. Yıl törenine geldiğinde , otel lobisinde ,uzun uzun sohbet etmiştik .
Akşam da , 40. Yıl yemeğinde , abilerimizden ,çok daha fazla haşarılık yaptığını ,paylaşılan fotolardan izledik .
Ne diyeyim , “”ÇOK YAŞA HODJA”! İyi ki öğrencin olmuşum .