HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    FOTOHABER    |    SPOR
 
 
AİHM’in “BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ” dersini Başkan Özcan iyi okumalı


26 Mart 2012 Pazartesi 01:44

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) adeta, eleştiriyi "demokratik bir toplumun gerekleri olduğu yerine, şahsi haklarının ihlali  olarak görüp birçok gazetecinin cezalandırılmasına neden olan siyasilere Demokrasi ve Basın özgürlüğü” dersi verdi.

 

AİHM bu kararı her ne kadarBaşbakan Recep Tayip Erdopanın Demokrasi ve Basın Özgürlüğü tavrına karşı verildiği şeklinde yorumlasa da, bu karar Türkiye Cumhuriyetine ders ve ceza içerdiğinden elbette, öncelikle T.Cni yönetenler, yerel yöneticiler içindende özellikle Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı  M. Özcan çok iyi okuyup ders alması gerekir.

 

Bu tarihi karar Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile sonradan CHP’li olan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı M. Özcan arasındaki Demokrasi ve Basın özgürlüğüne  bakış ve algılama benzerliğini” bir kez daha hatırlattı.

 

O nedenle, önceki yazılarımda değindiğim bu konuyla ilgili o sorumu yineleyerek tekrarlıyorum ?.

 

“Sizce, eleştirdiler diye en çok gazeteci ve köşe yazarı dava eden Başbakan Recep Tayip Erdoğan’mı dır ?;

 

Yoksa ;

 

CHP’li Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı M. Özcan’mıdır ?”.

 

Şimdi hiç düşünmeden çoğunuzun Başbakan Recep Tayip Erdoğan diye düşündüğünüzü tahmin ediyorum.

 

Düşündüğünüz gibi değil.

 

Aleyhte yaptıkları haber, yazdıkları eleştirel köşe yazılarından dolayı en çok dava açan siyasetçi, “demokrasi ve basın özgürlüğünü  savunucusu CHP’nin Mersin Büyükşehir belediye Başkanı M. Özcandır”.

 

Ayrıca ;

 

İstatistikler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın M. Özcan’a kıyasla daha demokrat ve daha hoşgörülü olduğu ortaya koyuyor.

 

Daha önceki bir yazımda aktarmıştım.

 

CHP’nin Eskişehir, Antalya, İzmir gibi Büyükşehir ile Mersin’in CHP-AKP-MHP ve BDP’li İlçe Belediye Başkanlarının hiç biri, bu güne kadar bir tek gazeteciyi dava etmemiş.

 

Hemen farklı algılamayın.

 

Öylede olsa, yaşanabilir kentler sıralamasında 41.sıraya kadar gerileyen Mersin bu sayede Türkiye 1. si bir rekortmene sahip oldu. ’

 

Peki rekortmen kim ?.

 

Rekortmen elbette Basın özgürlüğünü özümseyememiş kişi.

 

M.Özcan.

 

Şaşıracaksınız. Lütfen dikkatli okuyun.

 

“Her fırsatta medya kuruluşlarını ve gazetecileri ağır sözlerle eleştiren Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın gazeteci ve yazarlar hakkında açtığı dava sayısı 39”.

“Demokrasi ve basın özgürlüğü savunucusu CHP’nin Mersin Büyükşehir belediye başkanının açtığı dava sayısı ise maalesef 87”.

 

Fazla söze gerek yok.

 

Şimdi gelelin AİHM’nin demokrasi ve Basın özgürlüğü dersine.

 

Demokrat Mersin İnternet sitesinde Serdar Keskinışık’ın Büyükşehir İmar A.Ş’nin ekonomik yapısı ve yöneticilerine yönelik bir yazısı, benimde site künyesindeki “yayın danışmanı” sıfatımdan dolayı Yaklaşık 7-8 aydır “hakaret” suçundan “sanık” sıfatı ile yargılanıyorum.

 

Mahkeme günü yaklaşırken, geçtiğimiz günlerde bir çok gazetede yer alan “Gazeteci Erbil Tuşalp kararına AİHM’den demokrasi ve basın özgürlüğü dersi” konulu haberleri anımsadım. 

 

Kararın orijinal ve tercüme edilmiş kopyalarını elde ettim. 

 

Yaptığım görüşmeler sonunda AİHM kararı İstanbul’dan gazeteci Erbil Tuşalp’in avukatları tarafından gönderildi.

 

Kararın adeta “Türk hükümetine, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve siyasetçilere demokrasi ve basın özgürlüğü dersi” verdiğini gördüm.

 

Hatta AİHM Erbil Tuşalp’e ödetilecek tazminatı  bile “basın özgürlüğüne aykırı” görüp, aksine “Türk Hükümetinin gazeteci-yazar Erbil Tuşalp’e 5 bin Avro tazminat ödemesine” hükmetmiş.

 

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türk Hükümeti ve siyasetçilere demokrasi ve basın özgürlüğü dersi” veren bu kararını özellikle basına karşı büyük bir “hoşgörü eksikliği” olduğuna kanaat getirdiğim, o nedenle de kararı Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı M.Özcan’ın birkaç kez okumasını öğütlüyorum.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi  (AİHM) 21 Şubat 2012 tarihli 32131/08 ve 41617/08) nolu  “Strasbourg  Tuşalp kararı” olarak tüm dillere çevrilerek yayınlanan kararının giriş bölümünde diyor ki ;

 

Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ı eleştiren makaleleri nedeniyle Türk mahkemeleri önünde yargılanıp tazminat cezasına mahkum edilen gazeteci-yazar Erbil Tuşalp’in görevini yaptığını ve Başbakan tarafından açılan dava ile “ifade özgürlüğü ihlal edilmiştir”.

 

AİHM Strasbourg kararı

 

Erbil Tuşalp 2005 ve 2006 yıllarında BirGün gazetesinde yayımlanan "İstikrar" ve "Geçmiş Olsun" başlıklı iki makalesinden dolayı  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tarafından "şahsi haklarının ihlal edildiği" iddiasıyla iki ayrı tazminat davası açmış, davaya bakan Türk mahkemeleri, makalelerde "kabul edilebilir eleştiri sınırının aşıldığını" gerekçe gösterip, Tuşalp’i davacı Başbakan Erdoğan’a toplam 10 bin Türk Lirası tazminat ödemekle cezalandırmış ve karar, 2008 yılından Yargıtay tarafından onaylanmıştı.

 

Bunun üzerine gazeteci Erbil Tuşalp “kararın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu teziyle” aynı yıl Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmuştu.

 

Türk hükümeti, AİHM önünde yaptığı savunmada, Tuşalp’in ifade özgürlüğünün kısıtlanmasının "demokratik bir toplumda gerekli olduğunu" savunmuş, bu kısıtlamaya gerekçe olarak, Tuşalp’in yazılarındaki bazı söylemlerin "iftira içerikli ve Başbakan Erdoğan’ın onur, şeref ve haysiyetine saldırıcı nitelikte" olduğu tezini ileri sürmüştü.


Tuşalp’in “gazeteci-yazar” olduğunun altını çizen AİHM, “basının demokratik toplumdaki vazgeçilmez işlevine" dikkat çekerek, basın özgürlüğünün aynı zamanda "bir derece abartı ve hatta tahrik" içerdiğini anımsattı.

 

Tük hükümetinin "kabul edilebilir eleştiri sınırı" tezini de geri çeviren AİHM, “söz konusu eleştiri sınırının siyasiler için sıradan bireylere oranla daha geniş" olduğunu belirtip, "siyasiler bu nedenle daha hoşgörülü davranmalıydı" yorumunda bulundu.


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğüyle ilgili maddesinin "incitici, şok ve rahatsız edici" ifadeleri de kapsadığını hatırlatan AİHM, bu durumun "çoğulculuk, hoşgörü ve geniş fikirliliğin gerekleri olduğunu" ve bunlar olmaksızın "demokratik bir toplumun olamayacağını" kaydetti.

 

Erbil Tuşalp’in makaleleri nedeniyle “Başbakan Erdoğan’ın siyasi kariyeri veya mesleki ve şahsi yaşamının olumsuz etkilendiğine dair hiçbir bulgu olmadığını belirt” AİHM, “başkalarının hak ve itibarının korunması adına gazetecinin ifade özgürlüğünün kısıtlanmasını demokratik toplumda gereksiz bir uygulama" olarak tanımladı.

 

Mahkeme, bu yorumlar temelinde “gazeteci-yazar Erbil Tuşalp’in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine” ve oy birliğiyle alınan bu karar gereği de “Türkiye’nin gazeteci-yazar  Erbil Tuşalp’e manevi tazminat olarak 5 bin Avro ceza ödenmesine hükmetti”.

 

 “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ” bu kararı ülkemizde demokrasi ve basın özgürlüğünün olmadığını ortaya koyması açısından çok iç acıtıcı.

Merakım ise;

 Eleştirileri incitici ve rahatsız edici olmasına rağmen çoğulculuk, hoşgörü ve geniş fikirliliğin gereklerinden  olduğunu, olgunluk ve hoşgörü ile kabul edilebilir bulmayan ; 

Basının daha özgür çalıştırılmasını sağlamak yerine sildirme politikasını yeğleyen sözüm ona bazı  siyasilerin bu karardan demokrasi ve basın özgürlüğünün ne olduğu öğrenip öğrenemeyeceğidir.

 

Demokrasi ve Basın Özgürlüğü’nü özümseyenlere ve saygıyı hak eden herkese saygılar sunarım.

 

Ziya Keskinışık

 

“gazeteciziya@mynet.com”





 
  HABER ARA
 
 
  
  FLAŞ HABER
  EN ÇOK OKUNAN
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
  SOSYAL MEDYA

 




 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

 

fotohaber.net | İnternet Gazetesi | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
fotohaber.net © Copyright 2005-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA