BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak yanıtlandırılmasını saygılarımla dilerim.
Ali Rıza Öztürk
Mersin Milletvekili
Sayın Başbakan, 2010 yılında Anayasa Referandumu öncesi Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaptığınız konuşmada; PKK örgütü görüşmeler yapıldığı yönündeki iddialarla ilgili olarak “..Bizim dört kez bunlarla (terör örgütü) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir..Biz terör örgütü ile hiçbir zaman masaya oturmadık hiçbir zamanda oturmayacağız. Bizim felsefemizde anlayışımızda böyle bir şey olamaz. Kendilerine baksınlar. .Şunu bilin Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu bir iktidar, hiçbir zaman terör örgütü ile masaya oturmaz…” demiştiniz.
Oysa Sayın Hakan Fidan’ın, henüz Başbakan Müsteşar yardımcısı iken zamanın MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile birlikte, KCK yürütme konseyi üyesi Mustafa Karasu ve PKK’lı Sabri Ok, Kongra-Gel Başkan yardımcısı Zübeyir Aydar ‘dan oluşan PKK heyeti ile Oslo’da yapılan görüşmelerde, Sayın Hakan Fidan’ın Türk heyetinde sizin özel temsilciniz olarak bulunduğunun açığa çıkmasından sonra MİT müsteşarı Sayın Hakan Fidan’ın başında bulunduğu bir heyetin, Türkiye’yi temsilen farklı mekan ve zamanlarda PKK ile görüşmelerde bulunulduğu da açığa çıkmış oldu.
Bütün bu gerçeklerin açığa çıkmasına rağmen zaman zaman basına yaptığınız açıklamalarda, sanki devleti hükümet yönetmiyormuş gibi, sanki yürütme organı olarak sorumluluğunuz yokmuş gibi davranarak “.PKK ile devletin görüştüğünü hükümet adına görüşülmediğini..” söylediniz. .
2 Ekim 2011 günü “Makedonya Ziyareti” dönüşünde uçakta gazetecilere yaptığınız açıklamada “.. Gerekirse PKK ile görüşmeler yeniden başlar..” demiştiniz.
İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğince KCK terör örgütüne yönelik olarak yapılan bir soruşturma sırasında, bazı devlet görevlilerinin kendilerine yürütme organı tarafından verilen görevin dışına çıkarak hareket ettikleri, bu suretle örgütün eylemlerini gerçekleştirilmesine yardım ettikleri şüphesini doğuracak deliller elde edildiği nedenle Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya’nın, KCK soruşturması kapsamında MİT müsteşarı Sayın Hakan Fidan ve arkadaşlarını şüpheli sıfatı ifadelerini almak istemesi üzerine Anayasa 138/3.maddesi hükmüne aykırı olarak kişiye ve somut bir olaya özel bir düzenleme ile MİT kanunu 26.maddesinde değişiklik yaparak Hakan Fidan ve arkadaşlarını yürütülmekte olan bir soruşturmadan kurtarılmasını sağlamıştınız. İfade almak isteyen savcı Sadrettin Sarıkaya, önce yürüttüğü bu soruşturmadan alınmış, ardından da HSYK tarafından hakkında soruşturma başlatılmıştı.
Sayın Başbakan,en son Çin gezisi sırasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan için; “Benim sır küpüm…Oslo’ya da, İmralı’ya da ben gönderdim.. ” dediniz. Bu bir ikrardır. Usul Hukukunda İkrar, kesin delildir. Bu durumda, PKK örgütü ile sizin ve hükümetinizin görüştüğü hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde kanıtlanmış oldu. Bu çerçevede;
1-) Hukuk Devletinde, Kamu görevlilerinin, kişilerin ve devletin sır küpü olmadığı, Devletin sırlarının, kişilerde değil, devletin arşivinde saklandığı dikkate alınırsa; MİT Müsteşarı olarak bildiğimiz Sayın Hakan Fidan, sizin nereden ve nasıl sır küpünüz oluyor?
2-) Sayın Başbakan, siz Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanısınız. Sizin devlete ait sırlarınızın saklanacağı yer, özel kişilerin küpleri değil, devletin arşividir. Bu durumda neden sürekli kişilere ait bir sır küpüne ihtiyaç duymaktasınız? Sırlarınızı neden devletin arşivinde değil de, özel küplerde saklamaktasınız? Özel Küplerde Saklanacak bu kadar hangi sırlarınız var?
3-) Kaç tane sır küpünüz var? Hakan Fidan’dan başka sır küpünüz var mıdır? Varsa bunlar kimlerdir? Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’la Dolmabahçe Sarayı’nda yapmış olduğunuz görüşmeden sonra yaptığınız açıklamada “Bu benimle mezara gider..” demiştiniz. Yaşar Büyükanıt da sizin sır küpünüz müydü?
4-) Sır küpünüze; kimler, hangi sırları taşıyor? Sır küpünüzde neler var? Bu sır küplerinde hangi sırlarınızı saklamaktasınız?
5- Sır Küpünüzdeki ganimetleri, milletle neden paylaşmıyorsunuz? Hani sizin milletten saklayacak, gizleyecek hiçbir şeyiniz yoktu?
6- Sır küpleriniz; günün birinde çatlarsa, patlarsa, sırlarınız ortalığa dağılıp saçılırsa ne olacak? İşte o zaman ne yapacaksınız?
5-) MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve arkadaşları hakkında soruşturma başlatan İstanbul Özel Yetkili Mahkemesi Savcısı Sadettin Sarıkaya’nın, ilgili soruşturmadan el çektirilmesi ve ardından MİT Kanunu’nda değişiklik yaparak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı yürütülmekte olan bir soruşturmadan kurtarılmasının nedeni; bu sır küpünüzün kırılıp, içindekilerin ortalığa dökülmesini önlemek midir?
6-) Sır küpünüzdeki sırlar devletin arşivine girmiş midir? Yoksa sır küpünüz Hakan Fidan’da sakladığınız sırlar da; sizinle mezara kadar gidecek midir? Sayın Fidan, bir gün bu sırları açıklarsa ne yapacaksınız? Bunun için herhangi bir önlem aldınız mı?
7-) MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kimler yemek istiyor ki yedirtmeyeceksiniz? Sayın Fidan’ı kimlerden ve neden korumak istiyorsunuz?
8-) “..Oslo’ya da, İmralı’ya da ben gönderdim..” diyerek PKK örgütü ile sizin emrinizle görüşüldüğünü bizzat sizin ikrarınızla ispatlandı. Şimdi Referandumdan önce Kayseri Meydanında söylediğiniz “..“..Bizim terör örgütü ile görüştüğümüzü söyleme şerefsizliğini yapanlar bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir..” sözünün muhatabı kim olmaktadır?
9-) Madem PKK ile görüşmeler sizin emrinizle yapıldı. Oslo’ya da, İmralı’ya da siz gönderdiniz. O zaman PKK örgütü ile sizin emrinizle yapılan görüşmeleri, milleten neden sakladınız? Neden o zaman ortaya çıkıp kamuoyuna “evet, PKK ile görüşmeler benim emrimle yapıldı..” demediniz? Neden sürekli başkalarına hakaret ettiniz?
10-) PKK ile bizzat sizin emrinizle görüşüldüğü, bizzat sizin tarafından ikrar edildiğine göre Neden sürekli başkalarına hakaret ettiniz? şimdi ne olacak? Önceki sözlerinizden dolayı Milletten özür dileyecek misiniz?