HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    FOTOHABER    |    SPOR
 
 
Av.İzzet Uludağ Yazdı "E. İHSANOĞLU PROJESİ, CHP’NİN TASFİYE PLANIDIR"


30 Haziran 2014 Pazartesi 19:42

CHP’YE KUMPAS, MİLLİYETÇİLİĞE KUMPAS, TÜRKİYE’YE KUMPAS!

 

Aklımızı mı yedik biz?

Ne zamandan beri “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” cumhuriyet yurttaşı olmaktan çıktık?

Gerçekleri olgularda aramaktan, dünyayı ve Türkiye’yi analiz etmekten bu kadar uzak, aciz hale mi geldik?

Ne zaman suda yaşayan balık olduk? Hafızamız en çok kaç saat geçmişi gösteriyor bize?

 Büyülendik mi, hipnotize mi edildik yoksa?

Sarsılmanın, titreyip kendimize gelmenin tam zamanıdır.

Ne söyleniyor bize?

“AKP’yi ve Recep Tayyip ERDOĞAN’ı yıkmanın tek yolu budur!”

Yalan söylüyorlar, açıkça kandırılıyoruz.

Siz, ey CHP’li kardeşlerim, ülkücüler gerçekten inanıyor musunuz Devlet BAHÇELİ’nin Recep Tayyip ERDOĞAN’ı yıkmak istediğine?

Eğer gerçekten Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ikilisinin AKP’yi yıkmak niyetleri olsaydı, bu işi ancak 30 Mart 2014 seçimlerinde yapabilirlerdi.

Çünkü AKP’nin yumuşak karnı, elinde uzub yıllardan bu yana tuttuğu, zenginlik ve güç kaynağı olan belediyelerdir. 

Bilirsiniz Anka Kuşu, küllerinden doğar.

Tarihten silinmek üzere olan güçler, ancak düştüğü yerden kalkar ayağa! Bize hep söylerler ya, insan da düştüğü yerden kalkar diye.

Tersi de doğrudur.

Bir gücü, ayağımıza fırsat gelmişse ancak güç toplayıp ayağa kalktığı yerde yıkarsınız, tarih sahnesinden ancak öyle ve o zaman indirirsiniz.

Bildiğiniz gibi, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz, Tayyip Erdoğan'ı daha Beyoğlu ilçe başkanıyken 'keşfetti.' Anladığımız kadarıyla devşirildi, elinden tutuldu, yükseltildi. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde REFAH PARTİSİ’nden  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildi.

İşte, bu tarih Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Anadolu toprağından koptuğu tarihtir.

O gün itibari ile Refah Partisi onun ve gelecek hesapları için artık ayak bağıdır. Zaman güç, maddi ve manevi güç toplama zamanıdır.  Hele arkasında ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz ve ABD olduktan sonra, bugünkü planın kotarıldığı, BOP’nin ilan edilmesinden önce ülkemizde temellerinin atıldığı zamandır.

Aslında işin gerçeği o tarih, Refah Partisi’nin tasfiye sürecinin başladığı zamandır. Çünkü Recep Tayyip ERDOĞAN ve Abdullah GÜL’ün yapmak istediklerini her şeye rağmen milli bir karakter taşıyan Refah Partisi ile yapamayacakları ortadadır.

İşte AKP, orada İstanbul’da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda, İstanbul’un zenginlikleri ve fırsatları içinde kurulmuş ve iktidar olmuştur.

Bakın, AKP’yi yıkmanın tek yolunun bütün milletin birleşmesi ile mümkün olduğunu, sıradan bir yurttaş olarak ben, 2003 Mayıs ayından bu yana ısrarla savundum. Bu konuda yazdığım bir yazı Mersin İMECE Gazetesi’nde yayımlandı ve internet ortamında dolanıp durdu. 

Ne CHP yönetimi ne de MHP ileri gelenleri, bunları duymadı, görmedi ve tabii ki uygulamadı.

Benim aklıma gelen ya da sadece ana hatlarıyla Türkiye ve Dünya analizi yaparak ortaya koyduğum bu yöntem, kerametleri kendinden menkul, aklı her şeye eren yöneticiler tarafından neden düşünülmedi?

30 Mart 2014 tarihinden çok öncesinden başlamak üzere AKP’nin ancak bu yerel seçimlerde kaybettiği takdirde Türkiye’nin kazanacağı ve bu nedenle de ortak adaylarla seçimlere girilmesi için çağrılar ve uyarılar yapıldı.

Kulaklar sağır mı ne?

Ne CHP üst yönetimi ve özellikle KILIÇDAROĞLU ne de BAHÇELİ bu öneri ve uyarıya da sıcak bakmadı.

Paylaşamayacakları ne vardı? Peki şimdi?

Türkiye, Vatan, Millet, Cumhuriyet, idealler, halkçılık, milliyetçilik hiç mi gönüllerinde bir esinti yaratamadı.

Bu ne gafillik değil mi?

Eğer 30 Mart seçimlerinde “çatı aday” (!) formülü akıllarına gelmiş olsaydı ne olurdu?

Her yer YALOVA olurdu, değil mi? AKP, kaybederdi.

AKP ve Tayyip ERDOĞAN, ancak Türkiye’de AKP’nin elinde tuttuğu, bir mevzi, yığınak ve zenginlik kaynağı olarak kullandığı başta Bütünşehir Belediye Başkanlıklarını kaybettiği anda yıkılır ve yıkılabilirdi.

Oldu mu?

30 Mart 2014 tarihinde seçimler yapıldı.

Soruyorum:

CHP ve MHP’nin genel başkanları, 30 Mart seçimlerinde AKP ve Recep Tayyip ERDOĞAN’ı birlikte tutum alarak, adını koydukları “çatı aday” benzeri yöntemleri kullanarak tarihin çöp sepetine neden yollamadılar?

AKP, seçimleri kazandı.

CHP, bu seçimleri kaybetti. MHP de kaybetti.

Türkiye kaybetti.

Siz düşünün!

Hani mevzuubahis vatansa gerisi teferruattı?

Milli devlet, Millet, milli ekonomi diye derdi olmayanların bu sorunlara kafa yoracağını düşünmek bana kalırsa en azından gaflettir.

Kimin yüzünden?

Aradan kaç gün geçti?

Saflığa yer yok bu coğrafyada, balık hafızasına hiç yer yok!

30 Mart seçimlerinde ortak adaylar gösterilseydi, bugün AKP’den, Recep Tayyip ERDOĞAN’dan bahsetmeyecektik bile.

Ama kumpas başka!

Sakın Devlet BAHÇELİ’nin ve emperyalistlerin isteğinin CHP’nin tasfiye edilmesi olmasın?

Aynen öyledir!

CHP var olduğu süreçte MHP’nin, hele Devlet BAHÇELİ’nin başında bulunduğu bir MHP’nin ana muhalefet partisi olmasının imkânı yoktur.

Bunun tek yolu, CHP’nin küçülmesi, dağılıp siyaset sahnesinde güçsüz, güdük bir yapıya kavuşturulmasıdır.

Nerden mi çıkartıyorum?

Belleğinizi sudan çıkartın, vicdanınızla birlikte özgür bırakın, siz de süreci ve durumu göreceksiniz.

AKP gibi gerici ve gayri milli çıkar çetelerinin, emperyalizmin işbirlikçisi bir parti, iktidardan nasıl indirilir?

AKP ya da Recep  Tayyip ERRDOĞAN, “çatı aday” adı altında gösterilen Ekmeleddin İHSANOĞLU’nun cumhurbaşkanı olmasıyla asla yıkılamaz. Göreceksiniz!

Öncelikle Graham FULLER’in yıllar önce söylediği “Kemalizm’in yeniden yorumlanması ve aşılması” sözü ve Fethullah GÜLEN’in hala kulaklarımızda çınlayan  “Ulusal dalgayı aşacağız” sesi, hırçın kumpas dalgalarının yaklaştığını bize gösteriyordu.

Ekmeleddin İHSANOĞLU planı ve “çatı aday” aldatmacası 30 Mart’tan sonra ortaya atılmadı.

Bu, en az son 2 yılın projesidir.

Ekmeleddin İHSANOĞLU, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği’nden bu görev için ayrılmıştır.

İngiltere, ABD emperyalizmi ve Suudi’ler tarafından kendisine verilen yeni bir görev için!

Türkiye’nin başına, CHP’nin başına ve tüm milli güçlere kumpas kurmak için!

CHP’yi dağıtmak, ulusal dalgayı kırmak, Kemalizm’i aşmak, Laiklik yerine ABD’nin ılımlı İslamı’nı tesis etmek için!

Millet’in başına çuval geçirmek için!

Ayrıca Ekmeleddin İHSANOĞLU adı, CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’nun aklına gelmemiştir.

Burada da bize karşı oynanan bir oyun, bir kumpas vardır!

KILIÇDAROĞLU bilmez mi CHP’lilerin bu isme sıcak bakmayacağını?

Bu ismi, BAHÇELİ telaffuz etseydi CHP’nin tamamı, bu öneriye firesiz karşı çıkacak, KILIÇDAROĞLU, eşekten düşmüş karpuza benzeyecekti.

Ne yaptı?

KILIÇDAROĞLU, bu, “Benim adayım” dedi.

Tepki bekliyordu. Ama Atatürk’ün “En büyük iki eserimden biri” dediği CHP taraftarlarının ezici çoğunluğu tepki göstermek bir yana, anında isyan ve itiraz etti.

KILIÇDAROĞLU, demokratik süreci işleteceğine dair verdiği bütün sözleri unutarak dayattı. Anti-demokratik bir tutum aldı. Baskı kurdu. Lider kültü yarattı. Anayasa’nın 101. maddesini ve milletvekillerinin iradesini çiğnedi.

Tehdit ve şantaja başvurdu. Anayasa’ya göre cumhurbaşkanlığı adayının saptanmasında asla yeri olmadığı halde, tüzük ve parti disiplininden söz ederek, aba altından sopa göstererek, Anayasal hakkına rağmen milletvekillerine “başka aday çıkarma yoluna giderseniz” “atarım” diye gözdağı verdi. Kendine ve adayına inanan hiç bir lider (!), bu tür uygulamalara tevessül eder mi hiç?

Anayasa’ya uyacakları için yemin eden CHP milletvekillerinin ezici bir çoğunluğu kişisel ikbal için, bazıları da sözüm ona itirazları olduğuna dair tarihe bir not düşürdüklerini düşünmemiz için “kerhen” imza attıklarını beyan ettiler.  

Vatan ve cumhuriyete borcu olan 20 milletvekili TC Anayasası’nın kendilerine tanıdığı en meşru hakkı kullanıp milleti birleştirecek, en azından önümüzdeki süreçte milli mücadele bayrağı olacak bir adayda birleşemedi. Kayıt altındadırlar.

Kılıçdaroğlu, başta yeniden seçilmeleri için ilkelerini ayaklar altına alan, ettikleri yeminlerini unutan milletvekilleri olmak üzere, İl Başkanları, yerel yöneticiler dâhil hepimizi, beyinlerimizi ifsat etti. Partinin dokusunu bozdu.

Öncelikle şunu belirteyim.

En önde CHP’nin kadınları, Mustafa Kemal’in anaları, Cumhuriyete ve Laikliğe karşı yöneltilen saldırılara karşı en önde duran, göğüs göğse savaşan amazonlar, sizler 200 yıllık aydınlanmanın cisimleşmiş, bu milli ve halkçı teorik ve ideolojik mücadelenin yaşayan sembollerisiniz.

Özellikle hedefte siz varsınız!

İnanmadığımız, içimize sinmeyen bir aday için kişiliğimizi, ulusalcı,  halkçı, laik ilkelerimizi reddetmeye ve Mustafa Kemal’in yolunu terk etmeye, ama en kötüsü FACEBOOK ve sosyal medyada yakından tanık olduğumuz gibi, birbirimizi yemeye başladık.

Sonuç?

CHP’yi çatlattılar. Bu işten kim kazanırsa kazansın en başta CHP, Türkiye ve Millet kaybetmiştir.

Çatladık….

Çatlaklar, ne kadar iyi niyetli olsak da eskisi gibi onarılamayacaktır.  Partililer arasında kırgınlık artacaktır.

Buna kimin hakkı var? Bu durum, kime kazanç sağlar?

 

BAHÇELİ’NİN HEDEFİ NEDİR?

 

3 Kasım 2002 Yılı’nda ECEVİT Hükümeti’nin yıkılmasına neden olan ve yerine AKP’yi iktidara taşıyıp Millet’in başına bela eden ve Recep Tayyip ERDOĞAN’ın her başı dara düştüğünde koltuk değneği uzatan Devlet BAHÇELİ’nin samimi olduğuna gerçekten inanıyor musunuz?

Ekmeleddin İHSANOĞLU, Atatürk milliyetçisi değildir. Yusuf AKÇURA, İsmail GASPIRALI, Ziya GÖKALP vb gibi Türkçü hiç değildir. Osmanlıcıdır. Bahçeli de Osmanlıcı’dır. Grup toplantısında açıkça bu ortak yanlarını ifade de etmiştir.

Bu isim ne AKP’de ve ne de MHP’de en küçük bir sarsıntı yaratmamıştır.

“Çatı aday”, CHP içinde deprem yaratmıştır.  Sıkıntıya sokulan CHP’dir. Kumpas oradadır. Bu durum MHP’nin umurunda değildir. Çünkü CHP, hedeftedir.

Bu süreç, 2007’de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, 2010’da Baykal’a yapılan kumpasın devamıdır.

Bu bir CHP’yi ve milliyetçiliği tasfiye operasyonudur. Türkiye’yi 6 Ok’suz bırakma planıdır.

Bu işten en başta ve en fazla ABD, İsrail, İngiltere, Suudi Arabistan, Fethullah GÜLEN ve Recep Tayyip ERDOĞAN’lar kazançlı çıkacaktır.

Oyuna gelirsek; düşünmezsek, ilkeli ve siyasi davranmaz uyanık olmazsak, kışkırtılıp elimize aldığımız karayı omuzdaşımıza, yoldaşımıza çalarsak; beynimizi kullanmak, analiz yapmak yerine dayatılan algıları kabul edersek onlar erir muradına!

Bahçeli bu işin neresindedir?

CHP’deki ideolojik tartışmayı ve ayrışmayı ellerini ovuşturarak izlemektedir. Eminim.

Hedefi nedir?

Bahçeli’nin hedefi, dağılan, parçalanan, gücünü kaybederek siyaset sahnesinden uzaklaştırılan CHP’nin yerine ikinci parti ve ana muhalefet partisi olarak siyasi hayatını devam ettirecek bir MHP’dir. Ve doğal ki başında kendisinin bulunduğu, emperyalizme boyun eğen, milliyetçilikten oldukça uzak bir MHP! Kendisine ülkücülerin ve “milliyetçilerin” (!) biat ettiği, hiçbir şeyi sorgulamadığı, dikensiz gül bahçesi bir MHP! Milliyetçiliğini küpeşteden bir yükmüş gibi tamamen atan Osmanlıcı bir MHP!

Emperyalist saldırılara karşı kalkanı, zırhı, savunması olmayan bir Türkiye. Korumasız, yalnız ve çaresiz bir Millet!

Sonuç CHP’siz ve Milletsiz bir “Türkiye”! Çöken milli devlet, parçalanmış bir coğrafya! Bolca sözde “milli” lafazanlık!

2010 Yılı’nda Sayın Baykal nezdinde CHP’ye yapılan ilk büyük komplodan sonra bugün CHP’ye kurulan son kumpas, Türkiye’nin dokularını tamamen bozacak büyük bir projenin parçasıdır.

İster inan, ister inanma!

Artık yetmez mi?

Ey Türk Milleti ve CHP’nin Mustafa Kemalleri!

Ayni ideolojiyi paylaştığınız, cumhuriyete yapılan saldırılara karşı birlikte göğüs gerdiğiniz, ülke bölünmesin diye yeri göğü sarsarak haykırdığınız, TSK’ne karşı yapılan kumpaslara karşı birlikte direndiğiniz, sökülen TC kısaltmasını yerlerine birlikte yeniden diktiğiniz, 4+4+4 gerici ve dayatmacı planları püskürtmek için el ele verdiğiniz, Mustafa Kemal’in ışıklı yolunda kol kola yürüdüğünüz, yol arkadaşı değil yoldaş olduğunuz, canınızı Türkiye için birlikte feda etmekten geri kalmadığınız arkadaşınıza cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisine nereden geldiği belli olmayan bir adayın dayatılmasına karşı çıktığı için kızmayınız, sosyal medyada, facebook sayfalarınızda yarın birlikte olmayacakmış gibi davranmayınız!

Önümüzdeki günler, emperyalist güçlerin siyasi ve iktisadi saldırıları karşısında Türkiye’nin milli devletinin korunması ve ekonomik krizin halkçı ve milli politikalarla aşılması görevini hepimizin önüne koyacaktır.

Milli güçleri dağıtmanın, ilkeleri aşındırmanın yararı olmadığı görülecektir.

Vebali büyüktür.

Düşürüldüğün yerden ayağa kalk!

Yerin o yer, değildir!

 

Avukat izzet ULUDAĞ 30.06.2014

 

GSM: 0 505 455 12 67 





 
  HABER ARA
 
 
  
  FLAŞ HABER
  EN ÇOK OKUNAN
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
  SOSYAL MEDYA

 




 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

 

fotohaber.net | İnternet Gazetesi | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
fotohaber.net © Copyright 2005-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA