Muhalif kanadın ve özellikle Sayın Muharrem İnce’nin eleştirileri sonrası, Sayın Genel Başkan kurultay çağrısını yaptı ve MKYK kararı ile 6-7 Eylül tarihi kurultay günü olarak ilan edildi.
Bu kurultay, genel başkanlık seçimi şeklinde geçecek görünmektedir. Sayın Deniz Baykal’ın yönetim değişikliği talebi ile Sayın İnce’nin genel başkanlığına aday olmak üzere yarışa girmek arzusu örtüşmektedir.
Daha önce muhalif kanat adına konuşarak yönetimi eleştirmiş olan Sayın Emine Ülker Tarhan, genel başkan adayı olarak henüz ortaya çıkmamıştır.
CHP Genel Başkanlığı için bir aralar adı çok geçen Sayın Metin Feyzioğlu ise aday olacak mıdır, belli değildir. Sayın Feyzioğlu’nun büyük olasılıkla örgütle ve delegelerle fikir teatisi içinde olması yadırganamaz. Adaylığını ortaya çıkacak destek tablosuna göre ilan etmesi de garipsenemez.
Parti liderliği konusundaki değer yargılarımız partinin tabanına göre değişiklikler göstermektedir. Böylece liderler arasındaki farklılıkları anlamamız da kolaylaşacaktır.
Öncelikle bir partinin liderinde ne gibi nitelikler olmalıdır diye düşünmemiz gerekiyor. Bu konuya daha önce de bir köşe yazısında değinmiş olan Sayın Öztin Akgüç bize bazı kıstaslar hakkında bilgiler vermişti. Ki, bu kriterleri göz ardı edemeyiz. AK-ŞAKA olarak Sayın Akgüç’ün yazdığı kıstaslardan esinlenerek konuyu kendimizce irdeledik.
Kişisel kanaatime göre, bir parti lideri;
- Partisinin amaçlarını ve ana ideolojisini savunmakla ve geliştirmekle mükelleftir.
- Partinin ana ideolojisinden sapmadan partisini başarıya taşıyacak bir modeli ortaya koymak ve bu yeni modele parti üyelerini ve örgütünü inandırmak zorundadır.
- Parti örgütünü yeterince temsil ederken, örgütün faaliyetlerini yeni ivme kazandıracak şekilde düzenlemek ve değerlendirmek zorundadır.
- Parti içinde kişilikleri öne çıkarmak amaçlı gereksiz tartışmaları engellemek, parti içi uyumu ve parti tüzüğüne sadakati temin etmek ve örgüt çalışmalarının verimli olmasını denetlemek gene liderlik görevidir.
- Parti lideri kendi gündemini belirler ve gerek parti tabanının ve gerekse de tüm vatandaşların kendi gündemini izlemesi için çaba harcar.
- Projelerinde başarısız olursa, hesap verebilir olmalı ve sorumluluğu kabullenerek yerini kendi iradesi ile boşaltabilecek özgüvene sahip olmalıdır.
Partilerin ideolojileri ve parti tabanının ana yapısı, partilerin liderlerinin tipini etkiler.
Eğitimleri göreceli olarak biat kültürüne göre şekillenmiş, özgüveni nispeten az ve siyasi geleceğini genel başkanına bağlamış üyelerin ağırlıklı olduğu bir partinin lideri, örneklerini yakından izlediğimiz gibi emredici ve otokrasiye temayülü olan, üyelerini cezalandırmak veya maddi veyahut manevi olarak ödüllendirmek eğilimi ağır basan bir kişiliği temsil eder.
Üyelerinin eğitimleri ve özgüvenleri yüksek olan, eleştirel bakabilen ve kişisel analiz yapabilen kişileri çatısı altında toplayan bir partinin lideri ise ilkinden farklı değer yargılarına sahip olmak zorundadır. Bu lider tipi, katılımcı ve çoğulcu bir yapılanmayı içine sindirmiş, destekleyici bir ortam yaratmış, üyelerine emretmek yanlışına düşmeyen bir kişilik olmak zorundadır. Örneğin; CHP için konuşursak sosyal demokrat ideolojiyi benimsemiş ve demokrasinin her unsurunu özümsemiş bir kişilik liderlik koltuğuna yakışır.
CHP yeni kurultaya giderken beklenen nedir dersek; partinin ana ideolojisi olan ‘Altı Ok’ yaklaşımını asla ıskalamadan, Cumhuriyet ilke ve devrimlerinin korunması adına taviz verilmeden, halkımızın yoksulluktan ve yolsuzluklardan kurtarılması için mücadele etmek heyecanını diri tutmaktır. Devletimizin iç ve dış politika yanlışlarından arındırılması yanında, insan haklarına ve ifade özgürlüğüne saygıyı egemen kılmak, insan emeğine ve onuruna saygıyı yüceltmek kanımca en önemli beklentilerimizdir.
CHP, gerek Kadınlar Kolu ve gerekse Gençlik Kolu ile partinin ilkelerine uyacak yeni bir taban üretmek üzere heyecanını arttırmak zorundadır. Partinin kendi içerisinde başlattığı ve devam ettirmek amacında olduğu siyaset akademisi çalışmalarının hızı asla kesilmemelidir. Böylece parti ideolojisine inançlı halkayı genişletmek şansı oluşacak ve üye sayısı anlamlı boyutta artacaktır.
Kurultayın yakın bir tarihe göre düzenlenmiş olması, mevcut genel başkan ve görevdeki yönetim adına kolaylıktır. Liderlik yarışına soyunan aday veya adaylar, örgütle ve delegelerle empati kurabilmek yönünden yeterli zamandan yoksundurlar. Ancak kurultayın kısa süre sonra yapılması kararı verilirken, Sayın Tayyip Erdoğan’ın baskın bir seçim yapabileceği de dikkate alınmış olsa gerektir. Bu nedenle genel başkanlık seçimi için Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok daha şanslı olduğunu söylememiz yanıltıcı olmaz. Ama Sayın Muharrem İnce’nin de hayli iddialı ve hırslı olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Gene de; AK-ŞAKA olarak bu kurultayın hayırlara vesile olmasını ve partiye yakışır şekilde zarafet ve vakur bir hava içinde geçmesini dilemekteyiz.
Tüm katılımcılara başarılar diler, CHP adına umut verici sonuçlar doğurmasını bu vesile ile vurgulamak isteriz!..
Erdal Akalın (19.08.2014)