Dün gururla kutladığımız Zafer Bayramı işgalden esaretten ve zulümden kurtuluşumuzun 92. yıldönümü idi. “Zaruri olmadıkça savaş cinayettir” özdeyişi bizleri, mücadelemizde, haklı ve gururlu kılmıştır. Ancak ne yazık ki çevremizde toplu ve süreklilik arz eden cinayetler yaşanmaktadır.
Kan, gözyaşı, zulüm ve kıyımın hüküm sürdüğü komşu halklardan, yardım ve barış isteği çığlıklar halinde yükselmektedir. Bu çığlıklar hiç olmadığı kadar bizlere yakındır. Bu sesler bizleri yardıma ve barışa katkıya çağırmaktadır. Barış isteği, bir insan hakkıdır. Herkesin katkı sunması insanlığın gereğidir.
Ülkemizi bilerek ve isteyerek savaşa sürüklemekte olan yöneticilerin daha sonra hesap vermeleri ve hak ettikleri cezalara çarptırılmaları ölen yavruları geri getirmeyecektir. Bu nedenle “Yurtta barış, dünyada barış” anlayışının bölgemizde yeniden ve acilen egemen olması gerekmektedir. 1 Eylül Dünya Barış Günü bu anlayışın yeniden yerleşmesine aracı olmalıdır.
Ülkemizde ve dünyada barışın, kardeşliğin ve dostluğun egemen olması dileğiyle Dünya Barış Günü’nü kutlarım.