Üzülerek belirtmeliyim ki, ülkemizde insan hakları ihlallerinin arttığı, işkencenin kötü muamelenin gündemden düşmediği, işsizliğe, aşsızlığa, açlığa mahkûm edilen insanlarımızın sadaka kültürüne alıştırıldığı, Başbakanın vatandaşına "Ananı da al git’ dediği koşullarda insan hakları günü kutlamaktayız.
Sadece insan hakları gününün yıldönümünde değil, hayatımızın her anında ve her gün insanı esas alan, insan merkezli, insanı el üstünde tutan bir anlayışı esas almalıyız. Cinsiyeti, mezhebi, dili, inancı, ideolojisi, parası, pulu ne olursa olsun, insan insana eşittir. Bunu kabul etmek gerekir. İnsanı bir sınıfa, bir ideolojiye, bir başka kimliğe sıkıştırmak doğru bir anlayış değildir.
Adaletin, hakkın, hukukun üstün olduğu; insanların kendilerini özgürce ifade edebildiği; tüm insanların ezilmeden, dışlanmadan, ötekileştirilmeden, ayrımcılığa uğramadan yaşadıkları ülke topraklarında, sadece insan olmalarından ötürü sahip oldukları temel haklarını eşit şekilde kullanabileceği bir dünya diliyorum.