Çağlayan Adliyesi’ndeki avukatlara yönelik şiddeti kınayan Mersin Barosu, savunmanın savunulacak hale gelmesini sözün bittiği yer olarak tanımlayarak, “Hukukçular olarak topluma, halkımıza ve en sonunda da savunmaya ve avukatlara yapılan her türlü saldırıya, haksızlığa, kanunsuzluklara, hukuksuzluklara ve insan hakları ihlallerine karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” mesajı verdi.
Mersin Barosu, Taksim Gezi Parkı olaylarını protesto eden Çağlayan Adliyesi’ndeki avukatlara yönelik sert polis müdahalesini Mersin Adliyesi önünde yaptığı basın açıklaması ile protesto etti. Adliye girişinde toplanan yaklaşık 300 avukata, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, meslek odaları ve sendikalarda destek verdi.
SAVUNMAYI SAVUNACAK DURUMA GELDİK!
Daha sonra Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, böyle bir açıklama yaptığı için hicap duyduğunu söyleyerek, basın açıklamasını okudu. Bugün savunmayı savunacak duruma gelinmiş olmasının, ülkemiz açısından son derece vahim bir durum olduğunu vurgulayan Antmen, Taksim Gezi Parkında yapılmak istenen imar değişikliği çalışmalarını protesto eden yurttaşlara karşı yapılan hukuksuzluklar ve reva görülen şiddetin maalesef en sonunda Adliye içindeki avukatlara kadar uzandığını belirtti.
SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ …
İnsan olmaktan kaynaklanan hakların çiğnendiği, yargının bağımlı hale getirildiği, hukukun evrensel ilkelerinin yerle bir edildiği ve hatta toplumu bir arada tutan değerlerin yok edildiği şu ortamda, bir de avukatlara karşı insanlık dışı şiddet uygulanmasının, topluma uygulanan baskı ve şiddetin geldiği noktayı açıkça gösterdiğini vurgulayan Antmen, “Sözün bittiği yerdeyiz…” dedi. Avukatın, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiğini aktaran Alpay Antmen, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder. Barolar; hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Baro Yönetim Kurulu, kendisine kanunen verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü olup, Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak ile görevlidir. Anayasamız ve Avukatlık Kanunu ile kendisine insan hakları ve hukuku koruma ve savunma görevi verilen barolara ve avukatlara yönelen bu saldırı esasen yurttaşlarımıza verilen bir göz dağıdır; savunma hakkı, adil yargılanma hakkı, doğal hakim ilkesi vb evrensel hukuk ilkeleri, özünde avukatlara değil, yurttaşlarımıza tanınan haklardır. Bu anlamda hukuka, insan haklarına ve bunların temsilcileri avukatlara sahip çıkmak ve destek olmak tüm vatandaşların kendi haklarına sahip çıkmasıdır. Bu bağlamda Çağlayan Adliye Binasında meslektaşlarımıza reva görülen muamele asla kabul edilebilir bir tutum ve davranış değildir. Meslektaşlarımıza uygulanan şiddeti açıkça kınıyoruz. Her ne sebeple olursa olsun Çağlayan Adliyesi’nde yapılanlar, yapanın yanına kâr kalmayacak ve hukuk içinde gerekli her türlü mücadele verilerek sonunda kazanan halkımız ve hukuk olacaktır. Son 16 gündür ülkemizde yapılan eylemlerin nedeni 3-5 ağaç olmayıp, demokrasi ve özgürlük sorunu olduğunun herkes tarafından anlaşılması ve buna göre ortak bir çözüm üretilmesi ülkemizin menfaatleri açısından büyük önem taşımaktadır. Biz hukukçular ve özelde Mersin Barosu olarak topluma, halkımıza ve en sonunda da savunmaya ve avukatlara yapılan her türlü saldırıya, haksızlığa, kanunsuzluklara, hukuksuzluklara ve insan hakları ihlallerine karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Hukukun, mesleğin ve meslektaşların yanındayız. İstanbul Barosu ve İstanbul Barosu avukatları yalnız değilsiniz ….”.
