Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi Üyesi ve Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Başbakan Binali Yıldırım tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle soru önergesi verdi. Sağlar, Avrupa Komisyonu'nun Komşuluk Politikası ve Üyelik Müzakerelerinden sorumlu Avusturyalı üyesi JohannesHahn’ın, Ankara ile üyelik müzakerelerinin devamı konusunda bazı üye devletler ve Avrupa Parlamentosu içinde değişik görüşler olduğunu dile getirdiğini anımsattı. Hahn’ın, “Avrupa Komisyonu'nun Türkiye'deki durumun analizini yaptığını, müzakerelerin durdurulması kararının ise AB üyesi devletlere ait olduğu” yönündeki açıklamalarını anımsatan Sağlar, şunları dile getirdi:
AB’DEN “EKONOMİK AMBARGO MESAJI”
“Türkiye'deki gelişmeleri sert bir dille eleştirenlerden birisi de Lüksemburg Dışişleri Bakanı. Jean Asselborn; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendini devlet içinde mutlak bir güç olarak gördüğünü ve hukuk devleti kurallarını devre dışı bıraktığını öne sürmüştür. Bu durumu, ‘diktatörlüğün kullanma kılavuzu’ olarak nitelendiren Lüksemburg Dışişleri Bakanı, Kürtlerin de Türklerin de her an cezaevine girme korkusu ile yaşadıklarını ve bu durumun AB üyesi olmak isteyen bir ülkeye yakışmadığı kamuoyuna yansımıştır. lmanDeutschlandfunk radyosuna konuşan Asselborn, Türkiye ihracatının yarısının Avrupa ülkelerine gerçekleştiğini ve Türkiye'ye yapılan yatırımların yüzde 60'ının Avrupa Birliği'nden geldiğini kaydetmiştir. Türkiye'de son dönemde yaşanan siyasi gelişmeler ışığında bu ekonomik verilerin Ankara'ya yönelik bir baskı aracı olabileceğini belirten Asselborn, ‘Belli bir noktada sonra bu baskı aracını kullanmaktan başka çaremiz kalmayacak’ diyerek ekonomik ambargo mesajını gündeme getirmiştir.”
“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE SON BİR YILDA ‘CİDDİ GERİLEME’ KAYDEDİLDİ”
Avrupa Komisyonu’nun, Türkiye ile müzakerelerin bağladığı 2005 yılından bu yana ilk defa bu yönde tutum sergileyerek ilişkilerin kopma noktasına geldiğini belirttiğine dikkat çeken Sağlar, “Avrupa Komisyonu’nun bu yıl açıkladığı 19’uncu Türkiye raporunda, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında kaygı verici gelişmeler yaşandığına dikkat çekilmiştir. Bu alanlarda gerileme kaydedildiği not edilirken, geçmiş yıllara oranla raporda ilk defa ekonomik kriterlerde de geriye dönüş olduğuna vurguna yapılmıştır. Hukukun üstünlüğü ile ekonomi arasında bağ olduğu mesajı verilmiştir.
Raporda, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası alınan önlemler ‘orantısız ve aşırı’ olarak değerlendirilirken, darbe girişimi sonrası çok sayıda ‘işkence ve kötü muamele’ şikâyetinde bulunulduğu not edilmiştir. Masumiyet karinesi ilkesi ve her türlü savunma hakkına saygı gösterilmesi gerektiğinin altı çizilmiştir.
Raporda yine ifade ve basın özgürlüğü alanında son bir yılda ‘ciddi gerileme’ kaydedildiği belirtilip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ile Türkiye’nin uyumlu hareket etmesi konusundauyarmıştır. Ankara'daki hükümet eylemleriyle kapıyı AB'nin yüzüne kapatmaktadır. AB de buna tepki olarak ve Türk hükümeti hukuk devleti ve insan haklarına saygı yoluna geri dönene dek katılım müzakerelerini derhal askıya almalıdır’ ifadelerine yer verilmiştir” dedi.
CHP’li Sağlar Başbakan’dan şu sorulara yanıt istedi:
“Avrupa Birliği’nin Türkiye hakkında sunmuş olduğu rapordaki eleştirilerden utanıyor musunuz?
Türkiye’yi dünyaya hak ihlalleri yapan, özgürlükleri kısıtlayan, basına zincir vuran bir ülke olarak sunmaktan hicap duyuyor musunuz? Neden Türk vatandaşlarının dünyadaki prestijini sarsıyorsunuz?
Bunca yıl çabaladığımız Avrupa Birliği üyeliği ve üye ülkeler ile olan ticaretimiz bugün bitme noktasına gelmiştir. Bunların müsebbibinin AKP iktidarının olduğunu düşünüyor musunuz?
Rest çekip özür dilemeye alıştığınız diğer diplomatik ilişkileriniz gibi yakın zamanda AB’den özür dileme olasılığınız yüzde kaçtır?
Demokrasiden, hukuk devleti ilkelerinden, özgürlüklerden, insan haklarından uzaklaştığı için eleştirilen yönetimiz nedeniyle istifa etmeyi düşünüyor musunuz?”