Ölümlere ve sakat kalmalara yol açan alkollü içeceklerin üretimi, tüketimi ve fiyatlandırılması ile ilgili mevcut durum ciddi olarak gözden geçirilmelidir. Sahte içki üretimi ve kullanımı ile yurttaşlarımıza, çevreye ve ülke ekonomisine ciddi olarak zarar verilmektedir. Mersin ve Adana` da geçen hafta 16 kişinin ölümü ve bir o kadar insanın da sakat kalmasına yol açan sahte içki olayı ilk olmadığı gibi son da olmayacaktır. Alkollü içeceklerdeki ÖTV düşürülmeli, akılların gerisindeki alkolü yasaklama düşüncesinden vazgeçilmeli, denetimler arttırılmalıdır…
Yıllardır, yetkilileri ve kamuoyunu gerçekleştirdiğimiz sempozyumlar (I. , II. ve III. Şarap ve Alkollü İçkiler Sempozyumu ve Sergisi) ve basın bildirileri ile uyarmaktayız. Vardığımız bu noktada artık kitlesel ölümler yaşanmakta, onlarca insan sakat kalmakta, ülke zarar görmekte ve ruhsatsız üretimler nedeniyle milyonlarca liralık vergi kayıpları ortaya çıkmaktadır. Devlete, yetkililere ve bizlere düşen daha çok ölümler ve sakat kalmalar olmadan sorunu çözme konusunda adımlar atmaktır.
Ne yazık ki birçok konuda yaptığımız bilimsel, teknik ve kamuoyu yararı gözeten çalışmalarımız ve uyarılarımız gibi bu konudaki çabalarımız da dikkate alınmamakta deyim yerindeyse insanların ölmesi ve sakat kalması seyredilmektedir. Bilimsel anlayış ve onun yönteminden uzak, piyasacı, çözüm üretmekten yoksun, özgürlükleri kısıtlamaya dönük bir yönetme anlayışı yine iflas etmiş ve Mersin ve Adana`da son on beş günde onlarca ölüm, kalıcı sakatlık ve maddi kayıplara yol açan bir trajedi yaşanmıştır.
Alkollü içkilerin kaçak olarak üretilmesi; alkol olayına tutucu yaklaşım ve onu yasaklamaya dönük bir anlayış gerçeği ile ilgilidir. Son on yılda alkollü içkilere getirilen yüksek ÖTV ve toplumsal baskı bu içecekleri tüketen ve üretenleri deyim yerindeyse köşeye sıkıştırmıştır. Bir litre alkollü içki asgari ücretli bir kişinin yaklaşık 3 günlük yevmiyesi tutarındadır. Bu durum merdiven altını ve kaçak içki üretimini adeta teşvik etmektedir. Alkollü içki ürünlerinden alınan ÖTV ve KDV dünyanın hiçbir ülkesinde bu denli yüksek değildir. Ortaya çıkan fahiş fiyatlamadan ötürü insanlar alkollü içecek tüketememe, sektör ise yüksek vergilerden ötürü üretim ve satış yapamama noktasına gelmiştir. Alkollü içkilerden alınan vergi neredeyse içki fiyatının yaklaşık % 70`idir.
Sahte ya da kaçak rakı üretiminde gerçekte etil alkol (etanol) kullanılmaktadır. Zehirlenmelere yol açan ve sahte rakı olarak adlandırılan ürünlerde ise tamamıyla doğrudan metil alkol ya da merdiven altı üretimlerde damıtılmayan etil alkol içerisinde kalan yüksek miktardaki metil alkol (metanol) kullanılmaktadır. Kimyasal yapı olarak her iki alkol birbirine çok benzemektedir. Etil alkol; şeker ve nişasta içeren maddelerin alkol fermantasyonu ve takiben damıtma işlemleri ile üretilen renksiz, berrak, kendine has kokusu olan ve kaynama noktası 78.3°C olan bir maddedir. Metil alkol ise endüstriyel kullanımı olan bir üründür. Gıda maddelerinin üretiminde girdi olarak kullanılması kesinlikle yasaktır ve kullanılamaz. İçilmesi ile oksitlenerek formik asit ve formaldehite dönüşür. Bunlar vücut içerisinde hasara yol açan maddelerdir. Metil alkol endüstride çözücü, antifriz vs. üretiminde ve bazı araçlarda da yakıt olarak kullanılan bir maddedir. Buharlaşma sıcaklığı 64 °C civarındadır. Rakı yapımında üzüm, erik ya da incirden alkol elde edilirken etil alkolün yanısıra metil alkol de oluşur. Kaçak rakı üretiminde eğer etil alkol kaçak üretiliyorsa elde edilen alkol damıtmaya tabii tutulmazsa içerisinde metil alkol kalır. Metil alkol ile üretilmiş bir içkiyi tüketen kişinin bunun farkına varması neredeyse imkânsızdır. İçerisindeki metil alkol oranı yüksek bir alkolle ya da tamamen metil alkolle üretilmiş içkiyi kullanan kişinin önce merkezi sinir sistemi etkilenir. Metil alkol alındıktan sonra 30 ila 60 dakika içerisinde ilk etkilerini göstermeye başlar. Hafif zehirlenmelerde (az miktarda tüketilmesi durumunda) bulantı, kusma, tansiyon değişiklikleri, baş ağrısı, baş dönmesi meydana gelir. Kullanım miktar arttıkça dolaşım sistemi sorunları, solunum bozuklukları, ishal, sara nöbetleri, felç, körlük, koma hali ve nihayetinde ölüm meydana gelir.
Metil alkolün kaçak içki üretiminde kullanılmasının bir yolu da bu alkolleri bulunduran, satan ya da imal edenlerin bu konudaki bilgisizliği ve ehliyetsizliğidir. Kimyasal bir madde olan alkol her yerde bulunmakta ve satılabilmektedir. Ülkemizde alkollü içkilerle ilgili olarak iki farklı kamu otoritesi denetimler ve düzenlemeler yapmaktadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) bu ürünlerdeki denetimleri yürütmektedir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gıda güvenliğini sağlamakla; Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu ise Etil ve Metil Alkol‘ü ülkeye giriş veya üretiliş anından itibaren adım adım izlemekle yükümlüdür.
Sorun teknik bir sorun değildir, toplumsal bir sorundur. Yetkililerin alkollü içkilere ilişkin yaklaşımı sorunun esas kaynağıdır. Yapılması gereken; alkollü içkiler üzerindeki siyasi, toplumsal ekonomik algı ve baskılamanın azaltılmasıdır. Alkol ve alkollü içki alanını kontrol eden GTHB, TAPDK, Maliye Bakanlığı gibi kurum ve kuruluşlar sorunun ana kaynağı olan alkol ve alkollü içkilerden alınan fahiş ölçüdeki ÖTV ve KDV oranları makul bir düzeye indirilmeli ve sorumlulukları ölçüsünde alanı kontrol etmelidir.
Saygılarımızla.
Ümit TÜRKMEN
Başkan
TMMOB
KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI
GÜNEY BÖLGE ŞUBESİ