TBMM Genel Kurulu’nda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bütçesi üzerine söz alan CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, kadına yönelik artan şiddete dikkat çekti. “Kadınlarımız hala kör bir şiddetin kurbanı olmaya devam ediyor. Koruma kararlarına rağmen sokaklarda öldürülüyorlar” diyen Yüceer, 2018 yılında 440, 2019’un ilk 11 ayında 422 kadın cinayeti yaşandığını hatırlattı.
Ayşe Paşalı’nın hakkında defalarca şikayette bulunduğu eski eşi tarafından öldürülmesinden, Ayşe Tuba Arslan’ın cebinde “Ölünce mi yardım edeceksiniz” yazılı dilekçeyle öldürülmesine kadar geçen 10 yıllık sürede yapılan düzenlemelere dikkat çeken Yüceer, yasalara rağmen kadınların korunmadığını vurguladı.
YASA ÇIKTI AMA ‘AYŞE’LERİN ÖYKÜSÜ DEĞİŞMEDİ
Candan Yüceer, şunları ifade etti:
“Aradan geçen bu 10 yılda, 6284 Sayılı Kanun çıkartıldı. Kadınları şiddetten korumak için, cinayetleri önlemek için İstanbul Sözleşmesini imzalandı, onaylandı. Kadına Yönelik Şiddetle ilgili Eylem Planları hazırlandı. Komisyonlar kuruldu, raporlar hazırlandı. Ama Ayşelerin öyküsü değişmedi. Tüm bunlara rağmen korunmadı Ayşeler. Kanun ve sözleşme, eksiksiz ve etkin bir şekilde uygulansaydı Ayşeler, Güledalar, Emine Bulut’lar bugün hayatta olacaklardı. Ama uygulayan, kadını koruyan yok maalesef. Oysa ki, devlet kanunlarıyla, uygulamalarıyla konuşur. Ne yazık ki, her yurttaşın yaşam hakkını korumakla yükümlü olan devlet, bugüne kadar uygulamalarıyla susmuştur. Karakollarıyla, mahkemeleriyle kadına şiddet konusunda susmuştur devlet.”
BAKANA TEPKİ
İktidara yakın medyanın, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun aleyhine kampanya başlattığını belirten Yüceer, “İktidara yakın medya, Koruma Kararlarının ‘Aile yıktığı’ propagandasına başladı. Şiddet mağduru kadına değil, şiddet uygulayan erkeğe ahlanıp vahlanıyorlar. Ombudsmanından, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı’na kadar Saray’ın bürokratları da bu koraya katılıyor; ‘Kadını değil Aileyi koruyalım’ diyorlar. Bunların örf, adet, geleneklerimize ters olduğunu savunuyorlar. Bu söylemlere neden sesiniz çıkmıyor sayın Bakan. Bakanlığın bu söylemlere sesini çıkarmayıp, konu nafaka hakkının gaspı olunca, yüksek perdeden konuştuğunu görmek kadınlarımız açısından büyük bir talihsizliktir” dedi.
‘SIĞINMA EVİ KAPASİTESİ BİR YILDA 28 KİŞİ ARTTI’
Yüceer, sığınma evleri konusunda da Bakanlığın yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek, “10 kadından en az 4’ünün şiddet mağduru olduğu Bakanlığı raporlarında bile yer alırken, geçtiğimiz yıl tek bir sığınma evi yapılmıştır. O da sığınmacı kadınlar içindir ve kapasitesi 28 kişidir. Güvenlik güçlerine her gün en az 500 ev içi şiddet başvurusunun yapıldığı bir ülkede, sığınma evlerinin kapasitesi yalnızca 3482 kişidir” diye konuştu.
İKTİDAR ‘BİZ EŞİTLİĞİ SAĞLAMIYORUZ, NİYETİMİZ DE YOK’ DİYOR
Yüceer, “Toplumsal Cinseyete Duyarlı Bütçeleme” kavramının 11. Kalkınma Planı’ndan çıkarılmasını, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK’ün “Toplumsal cinsiyet eşitliği projesini” sonlandırmasını de eleştirdi.
Bunun aslında bir itiraf olduğunu belirten Yüceer, “Ne diyor iktidar?‘Biz eşitliği sağlayamıyoruz, zaten öyle bir niyetimiz de yok’ diyor. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemeyi lugatınızdan çıkardığınız zaman, eşitlikçi bakış açısını hiçe sayıyorsunuz demektir. Böylelikle, kadının erkeğe göre dezavantajlı durumunun pekiştirilmesine ortak olmuş, desteklemiş olursunuz. Ki en az bütçenin, Kadın haklarına ilişkin çalışma yapan tek kuruluşa, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne ayrılması, bütçesini düşürülmesi tesadüf değildir. Bu bir zihniyetin yansımasıdır” dedi.
Eşitliğin bir lütuf değil, evrensel ve demokratik bir hak olduğunu vurgulayan Yüceer, “Eşitliği sağlamayan, vatandaşın refahını arttırmayan, işçinin, emekçinin, kadının, çocuğun, engellinin derdine derman olamayan, bu bütçe halkın değil sarayın bütçesidir. CHP grubu olarak bu bütçeye ‘hayır' oyu vereceğiz” diye konuştu.