Geçtiğimiz günlerde CHP genel Başkanı Kemal Kılıödaroğlu Toros Üniversitesinde Abbas Güçlü’ye konuk oldu.
Üniversitenin kurucusu Ali Özveren’i kutluyorum.
Salonda öğrencilerin dışında gözüme, Mersinli eski Kültür bakanı Fikri Sağlar, Mersin Milletvekillerinden Ali Rıza Öztürk, Milletvekili Aday adayı olan Ali Mahir Başarır, Yenişerhir Belediye Başkanı İbrahim Genç, Kılıçdaroğlu’nun uzun, uzun İzmir Büyükşehir Belediyesi ve CHP’li Başkanı Aziz Kocaoğlu ve hizmetlerinden övgü bahsedip, örnekler verirken suratı asılan Mersin Büyükşehir belediye Başkanı M. Özcan olduğunu gördüm.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, öğrencilerin sıradan sorularına cevapta zorlanmazken muhalefete malzeme olacak bir büyük gaf daha yaptı.
Halkın iktidarının oluşturulduğunu iddia ettiği Mersin’i Güneydoğunun güzel kentlerinden birisi olduğunu söyledi.
Bu gafı ile CHP Genel başkanın Mersin ve Mersin politikası ile ’le ne kadar ilgili olduğunu ortaya koyması açısından çok dikkate değer bulduğumu da belirtmek istiyorum.
Dikkate değer bir başka konu ise öğrencilerden birinin tutuklu gazeteci ve yazarlar konusu ile Başbakan Erdoğan’ın basın özgürlüğüne bakışını eleştirdikten sonra da ;
Genel Başkana, cevabın CHP’nin basın özgürlüğünün manifestosu olacak şu soruyu sormasıydı.
“Sayın Genel Başkanım. Siz bu güne kadar gazeteciler hakkında hiç dava açtınız mı, açtıysanız bu dava sayısı nedir ?”.
CHP genel Başkanı bir süre düşündü sonra da ;
Biraz da istemeyerek “evet, iki gazeteci hakkında dava açtım. Ancak CHP’yi, beni eleştirdikleri için değil, şahsıma küfredercesine hakaret ettikleri için dava ettim başkada yok”, dedi.
Tahmin ediyorum o anda Kılıçdaroğlu’nun aklına geçtiğimiz aylarda kendisine gönderdiğim mektup gelmiştir. Çünkü karşısında da M. Özcan oturuyordu.
Ve o anda ekrana yine Kılıçdaroğlu’nun, bir güneydoğu kenti diye kafasında yer eden Mersin’in CHP’li Belediye Başkanı M. Özcan’ın başı öne düşmüş hali takıldı.
Programı birlikte izlediğim oğlum Olba’ya sordum ?.
Acaba utandı mı ?.
Baba işitmedin mi ?, CHP gibi bir partinin Genel Başkanı 2 gazeteci dava ettim, oda küfür içerek yazılarından dolayı diyor, niye utansın ki ? diye cevap verdi.
Kastımı anlamadığı belliydi.
Halbuki ben M. Özcan’ı kastetmiştim.
Sonrada yok neden utansın ki diye düşündüm ve utanabileceği düşüncesini de kafamdan sildim.
Çünkü ;
Görüntüsü ile kafalarda ihmal edilmiş bir Güneydoğu kenti imacı yarattığı anlaşılan Mersin’in bir dönemde üç Partinin üyesi olma becerisini gösteren Büyükşehir Belediye Başkanı M. Özcan’ın gazeteciler hakkında açtığı dava sayısı ise 85 olmasına karşın, her gün görsel ve yaygın medyada onlarca eleştirel haberleri yapılan CHP Genel Başkanının sadece, o da hakkında da şahsına küfredercesine hakaret ettikleri için 2 gazeteci hakkında dava ettiğini açıklaması elbette sözde demokrat, sözde basın özgürlüğü savunucularının başını öne eğer.
Hele,hele ;
Demokrasi ve basın özgürlüğünü özümseyebilmiş herkesin “antidemokrat, dikta özlemcisi, laik cumhuriyet karşıtı” diye eleştirdiği AKP Genel Başkanı ve Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın gazeteciler hakkında açtığı dava sayısı ise 35 ise.
İşte sözün bittiği burası.
Yorum ve değerlendirme size ait.
Bir kez daha.
Demokrasi ve Basın özgürlüğünü sözde değil özde uygulayıp savunan ve saygıyı hak eden herkese saygılar sunuyorum.
Ziya Keskinışık
“gazeteciziya@mynet.com”