STEM+A disiplinler arası bir öğretim yaklaşımıdır. Science-Fen, Technology-Teknoloji, Engineering-Mühendislik ve Mathematics-Matematik ile Art – Sanat alanlarının baş harflerinden oluşmakta ve bu alanların birbiri ile bütünleşmesi ilkesinden ortaya çıkan bir kavramdır. Farklı bir bakış açısıyla STEM+A; teorik bilgilerin pratiğe dönüştürülmesidir. Bu yöntemle eğitilen öğrencilerin günlük yaşamda daha başarılı oldukları saptanmıştır. 21. Yüzyılın yaşam modeline uygun bulunan bu düzenleme ile çocuklar çözüm üretme konusunda daha başarılı olabilmektedirler. Uygulanacak eğitim modeli ise kısaca şu amaçlara yöneliktir; eleştirel düşünme, sorgulama, çözüm üretme ve yaratıcı olabilmek yetilerini geliştirmektir.
STEM 1950’li yıllarında ortaya çıkmış bir kavram. Çıkış yıllarından itibaren bazı ülkeler kalkınma ve liderlik yapma düşüncesiyle bu alana yönelmişlerdir. Çünkü bu ülkeler de, bilimle ve teknoloji ile kalkınmaya dayalı bilim insanları yetiştirilmeye önem verilmiştir. Bu amaçlar doğrultusunda ise ülkelere göre farklı görüşler olmasına rağmen ortak amaçlar, ülkelerinin geleceği için çalışmaların sürdürülebilir olmasıdır. Erken yaşta çocuklara üretim odaklı becerileri kazandırmalarını hedef edinerek eğitim sistemlerine entegre etmişlerdir. Amaç ise; Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik alanlarını iç içe kullanarak ve yeni bir ürün ortaya koyarak ülkelerinin ekonomisine fayda sağlamaktır. Bu bağlamda değerlendirilirse ülke geleceğinde yeni kuşakların aktif rol üstlenmesidir.
STEM eğitiminin iki temel amacı olduğunu belirtebiliriz. Bu amaçlardan birincisi, üniversite düzeyinde bu disiplinlerde meslek seçecek öğrenci sayısını arttırmak, ikincisi ise öğrencilerin fen, teknoloji, mühendislik ve matematik disiplinlerindeki temel bilgi düzeylerini arttırarak bu disiplinler ile ilgili sorunları çözmek için günlük yaşamlarında yaratıcı çözümler uygulamalarını sağlamaktır. Özet olarak belirtirsek STEM eğitiminin en önemli kazanımı, 21. Yüzyıl becerilerine yatkın yeni ürünleri yaratacak insanları ortaya çıkarmaktır.
STEM eğitiminin önemi öncelikle öğrenci ile öğretmen arasında kurulacak bir disiplinler arası işbirliği modelini gerçekleştirmektir. Böylece; eleştirel düşünme, yaratıcılık, yenilenme, problem çözme, üretkenlik ve sorumluluk gibi 21. Yüzyıl becerilerini de öğretim ve eğitim ile gerçekleştirmektir.
Maddeler halinde belirtmek gerekirsek STEM+A eğitiminin kazandırdığı yetiler;
Eğitim programının içeriğini canlandırıcı bir öğrenme ortamı sağlar.
Öğrencilerin yeni buluşlar keşfetmesini, olaylar arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamaları olanağını sağlar.
Yeni ürün ortaya koyarak ekosisteme katkı sağlar.
İşbirliği ve bağımsız çalışma yoluyla öğrencilerin özgüven ve öz yeterliliğini geliştirir.
Öğrencileri esneklik ve güven içinde düşünmeye teşvik eder.
Yüzyıl becerilerini kazandırmaya olanak sağlar.
Karşılaştıkları sorunlara daha kısa ve çözümler üretmeyi sağlar.
Öğrenme heyecanını artırır.
Tasarım odaklı düşünme ve yenilikçi olmayı sağlar.
Konuya öncelikle ilgi duyan ABD, İngiltere ve Japonya gibi ülkelerin yetiştirdiği öğrenciler, ünlü PİSA sınavlarında daha başarılı olarak bu düzenin yararlı olduğunu göstermiştir.
Türkiye’de STEM Eğitimi ile ilk ilgilenen kurumumuz TÜSİAD olmuştur. Konu ile ilgili hazırladıkları kısa bir video tanıtımı da vardır. Orada ana yaklaşım, insanların ve bilhassa çocukların merak duygusuna dikkati çekerek böylece keşfetmek ivmesine yöneltilmelerine önem atfedilmektedir.
Keza Aydın Üniversitesi düzleminde de STEM konusu irdelenmektedir. Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi de on yıldır bu modele uygun eğitim vermek çabasındadır. Özellikle bu lise, STEM programına bir ek yaratmış ve yaratıcılık hasletini öne çıkarmak amacı ile sanat (ART) etkinliği de ana modele eklenmiştir. Böylece modelin adı; STEM+A olmuştur. Ortak kanı, bu yeni tanımlamanın daha gerçekçi olduğunda fikir birliğidir.
MEB ise Kayseri de dört pilot okulla bu eğitim düzenini uygulamak aşamasındadır. Ki; okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise programlarında bu eğitim modelinin kurgulanmasına çalışılmaktadır. Ancak öğretim ve eğitim kurumlarını İmam Hatip Okulları ile bütünleştirmek savında ısrarlı olan devlet yöneticilerimizin bu yeni ve çağdaş düzenlemeyi içselleştirmek liyakatleri tartışmaya açıktır. Bu aymazlığa gerek YÖK’ün ve gerekse birçok üniversitemizin sessiz kalarak katkı sağladıklarını da unutmamak gerekir kanısındayım.
Ülkemizin kaderimi yoksa yönetenlerin eksiğimi tartışılır bir konudur, fakat genel anlamda Avrupa ülkelerine göre üretme, yeni bir ürün ortaya koymakta sorun yaşıyoruz. Eğitim sistemimizden teknolojiye kadar hep Avrupa’yı örnek alıp yüzyıllar boyunca onların üreterek ortaya koyduğu yöntemleri ve ürettikleri ürünleri kullanmaya çalışırız. STEM+A kavramı da öncelikle devletimizce değil, bazı kurumlarımızca dikkate sunulmakta oluyorsa, zaten TEOG ve üniversite sınavları konusunda bile doğru bir yöntem bulamamış olan Milli Eğitim Bakanlığı’nı yönettiğini sanan kadroların bu gerçeği halen anlayamamış olmaları sadece yadırganıcı değil aynı zamanda üzücüdür. Bir fen bilimi sayılan Evrim Teorisini bile içine sindirememiş olan kafaların ilk harfi bilim (science) olan bu sistemi doğru dürüst uygulayacak liyakatte olmadıklarını şahsen üzüntü ile izliyorum!..
Kıssadan hisse: “Cehalet ve bilgisizlik farklı şeylerdir. Bilmeyene anlatırsın, öğrenir. Cahile anlatamazsın, çünkü zaten o her şeyi biliyordur!” (Einstein).