Mersin Tabipler Odası Seçimi’nin İzdüşümü!..
Meslek odaları olarak bildiğimiz tüzel kişilik sayılan meslek odalarından bir tanesi olan Mersin Tabipler Odası’nın yeni dönem seçimlerinin günü gelmiştir. 14 Nisan günü bu seçim yasal kontrol altında yapılacaktır. Peşinen bu onurlu göreve talip olan ve tıp mesleği adına en azından kent genelinde sorumluluk almak isteyen meslektaşlarıma başarılar diliyorum.
Bu yazının kalemşoru olan Dr. Erdal Akalın, yanılmıyorsam 1980 yılından bu yana yapılan tüm olağan kongrelerin katılımcısı olmak yanında divan heyetinde kâtiplikten başlayarak uzun yıllar boyunca divan başkanı olarak seçilmek onurunu yaşamış bir hekimdir. Bu yıl ise, meslekte 50. Yılını tamamlamış ve kutlamış bir tıp doktoru olmak hasebi ile eskilerin tanımı ile “Şeyh-ül Tıbba” unvanını kazanmış kıdemli bir hekimdir. Hem artık kocamış bir doktor olmanın ve hem de yıllar boyu ilgili meslek kurullarında görev almanın sorumluluğu ile bu yazıyı yazmanın bir görevi olduğuna inanmaktadır.
Meslek odaları olarak bilinen kurumlar, bir bakıma sivil toplum kuruluşları olarak kurumlaşmış ve yasalar tarafından görev ve yetkileri belirlenmiş tüzel kişiliklerdir. İsimlendirilmeleri bile yasa tarafından belirlenmiştir. Belirli doktor sayısına ulaşan iller kendi kentlerinin adını kullanarak ‘Tabip Odası’ levhası ile kurulurlar. Bu odaların ülke genelinde de temsil edildiği kuruma ise “Türk Tabipler Birliği” denmektedir. Bu adlandırmanın kaynağı da yasa ile sabitlenmiştir.
Mersin Tabipler Odası, kanımca diğer odalar gibi iki ana görevle toplumun karşısındadır. İlki üyesi olan doktorların eğitimleri, hasta ve hekim işlerinin düzeni, deontolojik aksamaların kontrolü ve gerekirse cezalandırılması ve üyeleri arasında sosyal ilişkileri düzenlemek olarak özetlenebilir.
Tabip Odaları’nın ikinci görevi ise halk sağlığı adına ortaya çıkabilecek aksamaları izlemek ve yetkilileri uyararak toplumun sağlığını ilgilendiren düzenlemelerin yapılmasına katkı sağlamaktır. Ancak gerek Tabip Odaları ve gerekse diğer meslek odaları tarafından yapılabilen bu uyarıları konu ile ilgili yöneticiler ve hükümetler yıpratıcı bir eleştiri olmakla suçlamışlardır. Özellikle iktidar koltuğuna gelmiş değerli siyasilerimiz ve illerimizdeki temsilcileri olan müdürlükler, bu uyarı ve eleştirileri bir türlü sevememişler ve hatta tüm olumsuzlukların görülmeyerek yanlışların dahi alkışlanmasını arzu etmişlerdir.
Yönetim mantığı bu olunca yapılması gereken hamle olarak bu meslek odalarının kendilerine yakın kişilerin seçimi ile konuyu kökünden çözmek fikri her seçim döneminin bir sorunu haline gelmektedir. Yıllar boyu olağan yıllık toplantıların divan başkanı olarak görev yaparken, bu atakları yakından izlemek ve olabilecek sürtüşmeleri önlemek konusunda çaba göstermiş bir doktor olarak konuyu iyi bilenlerdenim. Dönemin yönetiminin bazı eleştirilerinden haz duymayan ilin sağlık birimlerinin yöneticileri ki, aralarında ilin sağlık müdürleri ve bazı hastanelerin başhekimleri de organizatör olarak yeni kadroyu kendi yapılarına uygun doktorlardan oluşturarak seçimlere müdahil olmak istemişlerdir. Üzüntü ile saptamıştım ki, bu muhalif görevle seçime katılan bazı meslektaşlarım o yıllardan başlayarak belirli bir inanç sisteminin kentimizde görevli doktorları olarak sivrilen kişiler olmuşlardı. Ancak bu yıla kadar Mersin Tabipler Odası üyesi olan değerli meslektaşlarım bu hamlelere direnmek başarısını göstermişlerdi.
Anlaşıldığı kadarı ile bu seçim döneminde de yeni bir muhalif grup seçim hazırlıklarına başlamıştır. Kendilerine “Cumhuriyet Hekimleri Birliği” adını uygun bulan bu yeni arkadaşlarım, kendi ifadeleri ile “Milli Duruş Sergilemek” iddiası ile yola çıkmışlardır. Değerli bir meslektaşım olan sözcüleri ise “Devletle Husumet Olmaz!” düsturu ile göreve talip olduklarını ifade buyurmaktadır. Bu adımlar, yeni oda yönetimini seçimle ele geçirirlerse sağlıkta olabilecek yanlışları değil eleştirmek, aksine görmemek esprisini öne çıkartacaklarının sevimsiz bir ifadesidir. Kanımca atılan en yanlış adımdır.
Akıllıca ve sosyal mühendislik başarısı olarak kendilerine uygun gördükleri “Cumhuriyetçi Hekimler Birliği” ismi, Mersin kentinin “Güç Birliği Platformu” denen bazı kişilerince de yanlış değerlendirilmiş, alkışlanmış ve destek sözü verilmiştir.
Bu mantıkla bakarsak; devlet hastanelerinde hastaya ayrılabilen beş dakikalık muayene zamanını yeterli görebilen, hekimlerin yıpranmalarını, taciz ve tehdit edilmelerini içine sindirebilenler görevde olacaklardır. Tıp eğitiminin aksaklıklarını dile getirmek istemeyen, bir türlü çalışma mantığına uygun düşmeyen Sağlıkta Dönüşüm Programının hatalarını görmezden gelebilecek, il içinde mesleki liyakatten öteye yönetime yakın duracakların makam başına taşınabileceği düzene de evet diyecek bir görüş öne çıkacak olsa gerektir.
Bunların yanında Genel Sağlık Sigortası masalı ile uyutulan ama onca ek ödemeleri katılım payı olarak çoklukla maaşını aldığı zaman fark eden halkımızın bu sorunlarına da artık bir eleştiri getirmek olanağı kalmayacaktır.
Özetle, devletin sağlık politikalarında ki yanlışları uyarmakla görevle tabip odalarının mevcut yönetimlerini hepten gidererek bir gül bahçesi ve belki de sağlıkta da ‘Lale Devri’ yaratmak amacı ortaya çıkmıştır.
Yeni ve muhalif listenin bazı üyelerini tanıyorum. Sanırım liderlik hırslarını ve belki de vaat edilen bazı yönetsel makamları öne çıkararak bu göreve soyunmuşlardır. Bir ağabeyleri olarak tekrar düşünmeleri için zamanın kalmadığını biliyorum ve gene de kendilerine sağlıklı ve onurlu bir meslek yaşamı diliyorum!..
Önemli not: Mersin İmece Haber Gazetesi, konuyu gündeme taşıyarak doğru bir mesleki görev yapmıştır. Ancak Cumhuriyetçi Hekimler Birliği için tanıdığı yayın hakkını, şimdi de mevcut kadrosu ile seçime girecek diğer grup için de tanıması objektif olmak adına mesleki bir sorumluluğu olmalıdır. Önemle anımsatırım!
Erdal Akalın (06.04.2018)