Beyefendi’yi eleştirdik, “sipariş” programlarının maliyetini sorduk.
Karşılığı bir şaşkından geldi.
Ama ne karşılık.
Küfür, hakaret, iftira .
Şaşkın; içini dışına dökmüş resmen, kusmuşta kusmuş.
Okuduğunu anlayamamış desem, mesleğimize günah, böyle tipleri içine almış.
Birkaç yıl önce yanıma gelmiş, gazetemizi övmüş, yazı yazmak istemişti bu şaşkın.
“Tam kapıya bağlanacak bir tip” diye düşünmüş kibarca göndermiştim.
Teşhisim doğruymuş.
Birileri bunu kapıya bağlamış, beslemiş, iyice bir semirtmişler.
Bağlandığı kapının hakkını vermeye çalışıyor aklınca.
Ağalarını koruma içgüdüsü pik yapmış.
Bana ve gazeteme saldırmasının nedeni bu.
Küfürnamesinin içinde verdiği isimler için üzülüyor ve o isimleri dostça uyarıyorum.
Boşuna masraf etmesinler bu şaşkına.
Bunun olacağı ancak bu kadar.
Sizlere faydadan çok zarar getireceğinden de eminim.
Tiyatroculuk yapmak istemiş bir dönem.
Becerememiş.
Sanatçı olamamış, kapıya bağlanmayı seçmiş.
Semirmiş semirmesine de beyin yerinde saymış ne yazık ki.
Bu şaşkını kendi haline bırakalım.
Konumuz basit.
Sorularımız kolay.
Muhataplarımız belli.
Hani şu “tüm harcamalarının şeffafça denetlenebildiği” masalı algısı verilen kurumun yöneticileri.
Buyursunlar cevap versinler;
-“Korsan” simgenin Mersin halkına maliyeti nedir.
-“Sipariş” medya programlarında “aslan payı” kimlere verilmiştir.
-Basın yayın bütçesi harcamaları nasıl ve kimlere yapılmıştır.
**
Meselenin özü bu.
Geldiğimiz nokta ise ibret verici ;
Hesap soranlara kızılıyor.
Hesap veremeyenler korunuyor bu memlekette.
Ben yine de sorayım;
10 MİLYON NEREDE?.
**
Sevdiğim Laflar:
“KURU SÖĞÜTTEN DÜDÜK OLMAZ..”
|