Dolmuş durakta yolcu beklemektedir. Ön kapıyı açan bir müşteri şoföre sorar;
Şoför yanıtlar;
- Hayır ağabeyciğim, yanından geçiyor!
***
Dolmuş son durağa doğru ilerlemektedir. Acelesi olduğu anlaşılan orta yaşlı bey inmek üzere hamle yaparken, şoföre seslenir;
- Orta kapıyı rica ediyorum.
Şoför;
- Ayıp ettin ağabey, al senin olsun!
***
Büfeden bir paket sigara almak niyetinde olan yolcu, dolmuşun geldiğini görünce hemen durağa hamle yapar ve öne oturur. Elindeki parayı uzatır;
Şoför gülerek yanıtlar;
- Hayır ağabey, biz Paris’e kadar gidiyoruz.
***
Anne kız dolmuşa binerler. Anne ön sıraya oturmuştur, kız ise arka sıraya yerleşir. Her ikisi de cüzdanlarına davranırlarken, anne;
- Dur kızım ben önden vereyim. Benim ki bozuk zaten.
Kız arka sıradan yanıtlar;
- Aman ne olacak sanki, benimki de bozulacak nasılsa!
***
Sayın Ahmet Davutoğlu seçim gezilerine hız verdi. Günde birkaç toplantıya katılıyor. Son söylemi İzmir’den geldi ve şöyle seslenmişti katılan İzmirlilere;
“İzmir, hiç kimsenin kalesi değildir. İzmir herkesindir. İzmir, AKP’nin kalesidir!”
***
İşte gördüğünüz gibi dolmuş muhabbeti ile koşut gidiyor siyasetçilerimizin söylemleri.
Derler ya, “Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete!”
Ne diyelim, gelecek günler hayırlara vesile olsun!..
Erdal Akalın (03.02.2015)