MTSO, ticareti kolaylaştıran, rekabet ortamını düzenleyen, adil şekilde piyasanın oluşması için gerekli çalışmaları yürüten bir kurumdur. 17 bini aktif yaklaşık 25 bin civarında üyemiz var. Bunların bir kısmı da sanayi kuruluşu.
- Mersin’de ticaret gerçekten çok gelişmiş. Özellikle dış ticaret konusunda ciddi bir deneyim var. Sanayide de bir hayli geliştik. Lojistikte dünyada sayılı şehirlerden bir tanesi Mersin. Tarım önemli. Turizm biraz geri gidiyor ama bu alanda da gelişmesine yönelik çok çalışma var.
- Mersin’de sektör çeşitliliği çok olunca bu tür krizlerden çok etkilenmiyor. Mesela Antalya’da turizm hakim. Pandemiden ekonomisi çok etkilendi. Mersin’deki birçok sektör halen hızla çalışıyor. Sanayicimiz çalışmaya devam etti. Lojistik hiç durmadı, gıda ile uğraşan firmalarımız iyi çalışmalar yapıyor.
- Mersin, çok kimlikli ve güçlü kimlikleri olan bir kent. Bu kadar çok avantajlı sektöre sahip bir kenti tek bir kimliğe büründürmek haksızlık olur.
- Mersin’de lojistik marka, tarımda da birçok üründe markayız. Sanayimiz de son yıllarda artış gösteriyor, bu alanda da marka kent olmaya yakınız.
- Mersin’de yatırım yapmak isteyen o kadar çok yatırımcı var ki? Neden istiyorlar? OSB’lerimiz kuruluyor. Tarsus’ta biri karma diğeri tarım ihtisas olmak üzere 2 tane OSB’nin tahsisleri başladı. Silifke’de var, Erdemli’de kurulacak. MTOSB’ye yoğun talep var.
- Lojistik bir ürünün fiyatını belirleyen en önemli unsur. Özellikle dış ticarette rekabet için maliyetinizi düşürmelisiniz. Bir Gaziantep firması üretim yapıyor, bunu Mersin Limanı üzerinden ihraç etmek için Mersin ile Gaziantep arasında bir taşıma maliyeti var. Onu düşürmek için Mersin’de de yatırım yapmak istiyor. İstanbul’daki bir firma Mersin’de de fabrika kurmayı düşünüyor çünkü Mersin’in iklimi uygun, lojistiği güçlü. Yatırım fırsatı için birçok güçlü kriter sayılabilir.
- Mersin’i bir türlü patlatamadık. Yıllardır Mersin’de bir koordinasyon eksiği var. Bir araya gelip Mersin’i patlatacak oluşumu yaratmalıyız. Kent şu anda buna hazır. Türkiye’de planlamalar son yıllarda yanlış yapılıyor. Mersin’de bir yatırım planlanacaksa bunu en iyi Mersinli bilir. Bu planların içinde Mersin’in dinamikleri olacak ki kentin hazmedeceği yatırımlar planlanabilsin. Burada havaalanı, şurada bu fabrika yapılacak deniyor. Ama bunlar planlanırken topyekun Mersin işin içine katılmamış ve bir yatırım planlaması yapılmamış. Bu nedenle sürekli kavga çıkıyor. Yalnız Mersin’de değil, tüm Türkiye’de böyle. Artık planlamalı bir döneme geçmeliyiz. Daha önce Türkiye’de DPT vardı. Lütfi Bey de buradan yetişmiş bir bürokrat, teknokrat. Şimdi de çok başarılı olacağına inanıyorum.
- Mersin’de tüm kurumlar uyum içinde olmalı. Biz az çok tüm kurumlarla uyumluyuz ama bizim dışımızdaki kurumlar da bizimle olduğu gibi kendi aralarında da uyumlu olmaları lazım ki bir senkronizasyon olsun.
- Biz Mersin olarak bir plan yapıp hükümete götürmeliyiz. İşte Mersin’in planı bu, ona yasal altyapı yapılsın, kaynak ayrılsın diyeceğiz. Bu pandemi bizleri biraz yavaşlattı ama önümüzdeki günlerde bu harekete başlayacağız.
- Esnaf Sanatkarlar Odalarına bağlı esnafta pandeminin faturası daha yüksek. Hem esnaf kesimi hem bizim üyelerimiz arasında hizmet sektörü kötü durumda. Turizm kötü durumda. Büyük darbe aldı. Özel eğitim kurumları sıkıntıda. Bunlar birikiyor. Bir süre sonra içinden çıkılamaz bir hale gelebilecek. Artık sektörler kredilerle kurtulabilecek durumda değil. Biz ihtiyaçları söylerken devleti suçlamıyoruz. Tabandan bize gelen talepleri ortaya koyuyoruz. Bir denge kurmalıyız.
- Türkiye’de siyaset de çok sertleşti. Bu sertleşme iş dünyasını da etkiledi. İş dünyası hiç memnun değil bu sertleşmelerden. Dış dünyada da bir olumsuzluk var. Dış dünyadaki olumsuzluk da dış ticareti olumsuz etkiliyor. Suudi Arabistan, BAE, AB ile ilişkiler ortada. Yıllardır dış politikayı iç politikaya yönelik yaptığımızdan dış ilişkilerimiz sürekli inişli çıkışlı oluyor. Dış devletlerle ilişkimizi kendi siyasi tabanımıza mesaj vermek için kullanınca sıkıntı oluyor. Umarım tüm siyasiler farkına varır ve bu sertleşmeden vazgeçip oturup bir arada elbirliği ile ülkeyi düze çıkarır.
- Bazı tarım ürünlerinin endüstriyel versiyonları üretip onları birkaç kez işleyerek satmalıyız ki katmadeğer oluşturalım. Zenginlik oradan çıkacak. MTSO olarak RİS Projesi yapmıştık. Yapılan çalışma ile Mersin’de öne çıkan 3 sektör belirlenmişti. Tarım, Turizm, Lojistik. Sonradan eksik görüldü ve RİS+ yapılarak içine sanayi ve teknoloji de eklendi.
- Türkiye’de bir başka konu daha var. Birçok proje yapılıyor. Herkes ÇKA’nın ya da AB’nin fonlarından yararlanıp birçok proje hazırlıyor. Bakıyorum projeler yapılıyor ama sürdürülebilirliği yok. Orada kalıyor. Projeler değerlendirilirken sürdürülebilirliğini de garanti etmeli. Proje yapıldı bitti, çıkan sonuçları ne olacak. Bu sonuçların da değerlendirilmesi, uygulanması lazım.
- İnsanımızın şöyle bir özelliği var. Topluma girmekte zorlanıyoruz. Hep kendi çevremizde olalım istiyoruz. Almanya’yı ele alalım 4 milyona yakın insanımız var. Orada hep kendi aralarında yaşıyorlar. Kendi derneklerini kurmuşlar. Alman toplumuna entegre olamamışlar. Bu yapıdan dolayı biraz daha içe kapanık oluyorlar. Mersin, birlikte yaşama kültürü yüksek bir kent. Belki sahil şehri olmasının getirisi olabilir, dışarıdan gelen birisi bu kentte çok rahat yaşayabiliyor. Biz bu özelliğini daha çok artırmalıyız. Türkiye’nin böyle kentlere ihtiyacı var.
- Mersin’in doğal bir statüsü var. Kentimizi iyi anlatmalıyız. Pandemi olmasa planlarımız vardı. İlk adımı İstanbul’da atmıştım. İstanbul Sanayi Odası Meclisi’ne davet edilmiştim. Orada Meclis Üyelerine hitap ettim. İstanbul’da ülkenin çok büyük sanayicileri Meclis’te. İdol olmuş eski yaşlı sanayicilerle sohbet imkanı buldum. Mecliste ise, Mersin ve Çukurova’nın imkanlarını anlattım. Artık İstanbul’un tıkandığını, sanayiyi Mersin gibi güçlü olanakları olan kentlere taşıyalım hem İstanbul’u kurtaralım hem de Anadolu’yu güçlendirip Türkiye’yi kalkındıralım dedim. Bunu devam ettirecektik.
- Ardından bir planımız oldu. Bu planı TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile paylaştık ve o da benimsedi. Artık kentler tek başına kalkınma çabasına girmesin. Birlikte hareket etsin diye düşündük. Mersin, Adana, Hatay’ı içine alan bölgede bir Bölgesel Stratejik Kalkınma Planı hazırlayıp hükümete sunalım dedik. Rifat Bey çok güzel fikir dedi. Siz el ele verirseniz Mersin, Adana, Hatay’ın önünde kimse duramaz dedi. Pandemi öncesinde bunu planlamıştık. Rifat Bey de gelecekti, TEPAV bu konuda bir çalışma hazırlayacaktı ve Mersin’de lansmanı yapacaktık ki bir ay sonra pandemi patladı.
- Öyle bir planlama yapacağız ki tepeden değil. Kim tepeye en güçlü ulaşıyorsa o planını anlatsın değil. Kentin özelliklerine uygun planlama yapılmalı. Oranın iklim yapısı, yer altı ve üstü kaynakları, insan kaynakları değerlendirilmeli. Herkes hinterlandındaki illerle bir araya gelip bölgesel plan yapmalı.
- Mersin’in imkanlarını görenlerin gelip buraya yatırım yapmasıyla bu kent bu kadar gelişti ama bundan sonra planlama yaparsak çok daha iyi olacak.
- Lojistik Bölge için daha önceki MTSO Başkanı Şerafettin Bey zamanında çalışmalar yapıldı ama hep bürokrasiye takıldı, engellendi. Yapılacak olanlar belli ama bürokraside de siyaset çok etkili oluyor. Oysa Türkiye’nin önünde hiçbir öncelik olmamalı. Önce parti denmemeli. Türkiye’nin önünde önceliğimiz olmamalı. Biz burada birliktelik sağlasak da Ankara’da birliktelik, beraberlik sağlayamıyoruz.
- Üniversitelerimizde bilgi var ama bunu nasıl kullanacağını bilmiyor.
- Silifke’den sonra ilan edilmiş turizm bölgeleri var. Oradan 2 bölgeyi belirledik ve Mersin iş dünyası, belediyeler, orada farklı bir turizm tesisi planladık. Antalya’daki kitle turizminden ziyade doğa ile iç içe, insanlar oraya geldiğinde sanki Akdeniz sahil köyüne gelmiş gibi hissedebileceği turizm tesisi planladık. Kamu biraz destek olacak ki başarı gelsin. Sadece özel sektör ile olmuyor. Antalya’da kamu destek verdi. Kredi de verildi. Devlet teşvik verecek, finansman sağlayacak, oradaki firmalara finansman bulun yapın deniyor. İstanbullu iş adamları o dönem Antalya’yı benimsedi. Antalya o zamanlar Mersin gibi gelişmemişti. Orayı kalkındırmak için seçildi. Antalya’da o zaman tarım da bu kadar gelişmemişti.
- Bizim yat limanımız var ama yatçılar buraya gelmez. Bir Sualtı Heykel Müzesi Projesi var. MTSO olarak biz de içindeyiz. Akkum civarında denizin içine heykeller konulacak. Heykeltıraşlar davet edilecek ve kentin tarihini anlatan heykeller yapılıp deniz altına indirilecek. Hem balıkların yaşam alanı olacak hem de dalmayı sevenler gelip dalacak ve turizm çekim merkezi oluşturulacak. Böyle merkezler için kamunun taşın altına elini sokması önemli.
- Bir proje daha yapılıyor. Uzuncaburç, Olba gibi tarihi yerlerimiz var. Onları da birbirine bağlayan bir gezi rotası yapıyorlar. Belirli noktalarda yürüyüşe katılan kişilerin konaklaması için bungalov evler yapacaklar. 5-6yıl içinde turizmde ciddi bir hareket olacak.
- Mersin’de uyum içinde çalışıyoruz. 99 Meclis Üyemiz var. 41 sektörümüz var. Her ay sektörler toplantı yapar. Şu anda da video konferans ile devam ediyorlar. Dinamik bir yapısı var ve homojen bir yapı yok. Bu camiayı kendi içinde uyum içinde tutmak büyük bir başarı. Bu, kendi içindeki uyumu Mersin’e yaymak da önemli. Bizim MTSO’nun her kurumla son derece iyi ilişkileri var. Büyükşehir Belediye Başkanımızla iyi ilişkimiz var. Diğer ilçe belediye başkanlarımızla ağabey, kardeş gibi ilişkilerimiz var. Valimizle son derece uyumlu çalışıyoruz. STK’larla bir birbirimize sarılamadık. Bunu aşmak için kokteyl ortamında Büyük Mersin Buluşması yapacaktık. Ortam düzelsin ilk fırsatta yapacağız.
- İstanbul’da çalışmalarımız vardı. İstanbul’da çalışan birçok Mersinli işadamı, CEO var, sanatçılarımız var. Ön görüşmeler yaptık. İstanbul’da Mersinlilerden oluşan bir lobi yapacaktık, onları Mersin’e çekip Mersin ile ilgili etkinliklere dahil edecektik. Ankara’da Mersinli bürokratlar vardı onlarla ön çalışma yapmıştık, Türkiye genelindeki Mersinlileri harekete geçirecektik. Çalışmaları başlattık inşallah pandemi sonrası sürecek.
- Aralık ayının 18’inde MTSO olarak 135. yaşımızı kutlayacağız. Tüm Mersin’e hayırlı olsun diyorum. Tüm camiamıza, Meclis Üyelerimize, Üyelerimize, çalışanlarımıza, eski Yönetim Kurulu Üyelerine, Meclis Başkanlarına ve Üyelerine, çalışanlara, geçmişte görev alan yöneticilere şükran ve minnet duyuyor, teşekkür ediyorum böyle bir kurumsal yapıyı bugünlere getirdiler. Biz de bu kurumsal yapının başına geçtik. Biz de bizden sonrakilere daha rahat, özgür ortamda çalışmaları için elimizden geleni yapacağız.
- Mersin’i yöneten başta valimiz, belediye başkanımıza bizlere gösterdikleri anlayıştan dolayı teşekkür ediyorum. Mersin’de yaşayan, yöneten herkese teşekkür ediyorum. Kentimizi el birliği ile daha güzel, yaşanabilir bir kent haline getireceğiz.
- Sağlık diliyorum. İnşallah öğrencileriniz de ilk fırsatta yüz yüze eğitime geçer.