Biliyorum başlığı okuyup bana kızacaklar.
“Depremin suçlusu mu olur!” diyecekler.
Depremin doğal felaket olduğunu anımsatacaklar.
Doğrudur!
Deprem doğal felakettir.
Engellenemez.
Ama, gerekli önlemleri almak da boynumuzun borcudur!
Özellikle de deprem kuşağında yaşıyorsak.
Ve de uzmanlar sık sık uyarıyorsa.
Yapılacak çok şey var demektir.
“Bir musibet bin nasihattan yeğdir!” deyişini hiç sevmem.
Zaten inanmam da.
Çünkü, benim vatandaşım macerayı sever.
Böylesi felaketlerden ders çıkarmayı sevmez!
Sonunda ulusça canımız yanar!
İzmir’de kurtarma çalışmalarını izlerken tüylerim diken diken oldu.
Gözlerim doldu.
Ama nafile.
Yapacağım hiçbir şey yok.
Duadan başka.
O da ne kadar işe yarar bilemiyorum.
Oldukça kızgınım.
Kime mi?
Hepimize.
En başta da çürük müteahhitlere!
Pazar günü Yılmaz Özdil yazdı.
“Türkiye’de 453 bin müteahhit varmış.
Almanya’da 3500, Avrupa’da toplam 25 bin.”
Avrupa’nın toplam nüfusu 750 milyon dolayında.
Yani 30 bin kişiye bir müteahhit düşüyor.
Almanya ve Türkiye’nin nüfusu birbirine yakın.
83 milyon civarında.
Almanya’da 23 bin 719 kişiye bir müteahhit, Türkiye’de ise 200 kişiye bir müteahhit.
Mersin’de de MTSO verilerine göre müteahhitlikle uğraşan 2000’i aşkın firma ve kişi var.
Bin kişiye bir müteahhit düşüyor.
Müteahhit Zenginiyiz!
Nedeni belli, biraz çevren biraz da paran varsa kolay kazanç yolu!
Kandıracak çok insan var.
Biz de müteahhit çeşitliliği vardır.
Devlet müteahhitleri.
Belediye müteahhitleri.
Yap-satçı müteahhitler.
Arsacı müteahhitler.
Ve proje müteahhitleri. (Bunlar yalnız projeyi gösterip, olmayan daireyi satıp sonrasında ortalıktan toz olanlardır.)
İnşaatları kim denetler?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı.
Belediyeler.
Mimarlar Odası.
İnşaat Mühendisleri Odası.
Şimdi Yapı Denetim firmaları bu işi üstlenmiş.
Ne kadar sağlıklı yapıyor?
İşte onu Allah bilir!
Vatandaşın suçu yok mu?
Çoook!
İkinci el araba alırken bile, “Çizik var mı?” diye etrafında dört tur atarız, ama ev alırken ne zeminini ne de betonunu inceletiriz!
Velhasıl, hepimiz depremin suçlularıyız!
Özellikle de yaşamını yitirenlerden dolayı başta devlet olmak üzere hepimizin günahı var!
Sözün ÖZÜ;
Her depremde olduğu gibi İzmir depremi sonrasında da kimileri canla başla enkaz altındakileri kurtarmaya çalışırken, kimi de işi şova dönüştürme peşindeydi
Hele hele “Depremzedelere ev yapacağız!” demiyorlar mı delleniyorum!
Yine birileri köşeyi dönecek!
Mutlak eve ihtiyaç olacak.
Ama, daha önce yapacakların var unutma!
Devlet Babaysan “başka canlar yitmesin” diye gerekli önlemleri önceden alacaksın!
Şehr-i eminsen, kontrollerini doğru düzgün yaptıracaksın, müteahhitlerle sarmaş dolaş olmayacaksın!!
Mimar-Mühendisler odasıysan her gelen projeyi onaylamayacaksın!
Müteahhitsen açgözlülüğü bırakıp demirden, betondan çalmayacaksın!
Her bulduğun arsaya konut yapmayacaksın!
(İşini doğru yapanlara sözüm yok!)
Ve Gazeteciysen, işin peşini üç günde bırakmayacaksın!
Olayın takipçisi olacaksın!
Hırsızları/katilleri afişe edeceksin!
Ki, yaptığı yanına kar kalmasın!
Yoksa, bunca canlar yittikten sonra, ağlamak neye yarar!