HEDİYE EROĞLU
Çarlık Rusyası’nın yurtsuz, geleceksiz bıraktığı milyonlarca Çerkes’in torunları, dünyanın 21 Mayıs Çerkes Soykırım ve Sürgününün tanımasını, Rusya’nın özür dilemesini var olma mücadelelerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyor. Mersin’deki Çerkesler 21 Mayıs’ta düzenleyecekleri program ile hem atalarını anıp hem de taleplerini dile getirecek.
İki yıldır pandemi nedeniyle sekteye uğrayan Çerkes Soykırımı ve Sürgününün 158. Yılı Anma Programı Mersin’de bu yıl 21 Mayıs tarihinde Özgecan Aslan Meydanı’nda gerçekleştirilecek. Türkiye’de yaşayan yaklaşık 5 milyon ve Mersin’de sayılarının 5 bin civarında olduğu tahmin edilen Kafkas kökenli yurttaşlar, soykırım ve sürgünü unutturmamak için atalarını denize karanfiller atarak anarak, taleplerini yeniden dile getirecek.
GENÇ ÇERKESLER MİLLİ KIYAFETLERİ İLE ATALARINI HATIRLATTI
Mersin Kafkas Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Serdar Ateşalp ve yönetim kurulu, Nobel Otel’de düzenledikleri basın toplantısı ile anma programını kamuoyu ile paylaştı.
Başkan Ateşalp’ın, 21 Mayıs Çerkes Soykırım ve Sürgününün tanıması içerikli açıklamasına Mersinli Çerkes gençleri milli kıyafetleri toplantıya katılarak destek verdi.
“BİNLERCE YILLIK KADİM VATANLARINDAN İŞKENCE VE ÖLÜMLE SÜRÜLDÜLER”
Toplantıda, ilk olarak yaşanan soykırım ve sürgün sürecine dair bilgiler verildi. Yaklaşık 300 yıl süren Rus – Kafkas savaşlarının son 100 yılının Çerkesler üzerinde uygulanan bir katliama dönüştüğünü vurgulayan Başkan Ateşalp, Osmanlı İmparatorluğunun Kırım Savaşını da kaybetmesiyle Rus ordusunun, gücünün tamamını Kuzey Kafkasya’ya yönelttiğini ve son direnişleri de kanlı bir vahşetle tükettiğini kaydetti.
“Savaş biterken, Rus Çarlığı 21 Mayıs 1864 tarihinde, bütün Çerkeslerin Kafkasya dışına sürgün edilmelerine karar verdi ve hızlı bir şekilde uygulanmaya başlandı” diyerek yaşanan acıları anlatan Ateşalp, “Binlerce yıllık kadim vatanlarından işkence ve ölümle sürüldüler. “Büyük Sürgün” döneminde bir buçuk milyondan fazla insan anayurtlarını terk etmek zorunda bırakıldı. Üstlerindeki giysi dışında eşya almalarına izin verilmeden derme çatma gemilere ‘istif’ edildiler.
BALKANLAR, ANADOLU VE ORTADOĞU’YA DAĞITILDILAR
Karadeniz’in kuzey limanlarından düzensiz şekilde, aileler parçalanarak Balkanlar’a ve Anadolu’ya ve Ortadoğu’ya dağıtıldılar. Sürgünler ‘halifenin ülkesinde’ hayata tutunma mücadelesi verirken, geride bıraktıkları topraklarına Slavlar, Gürcüler, Ermeniler ve Rumlar yerleştirildi. Kafkas sürgünleri, Osmanlı Devleti’nin böylesine ani ve kitlesel göçlere hazırlıklı bulunmaması nedeniyle, çıkış limanlarında, yollarda ve ilk yerleşim yerlerinde fiziki uyumsuzluk, salgın hastalıklar gibi nedenlerle 500 bin civarında kayıp verdiler. Kafkasların yayla havasından gelmiş 74 bin insanın, sıcaklığıyla meşhur Çukurova’ya yerleştirilmesi sonucu bir-iki yılda nüfuslarının 4 binlere düşmesi bir örnektir.
OSMANLI’NIN DENGE UNSURU OLDULAR
Osmanlı yönetimi İskân Planı çerçevesinde Kuzey Kafkasyalı mültecileri, özellikle iç karışıklıkların ve isyanların olduğu bölgelere yerleştirmiştir. Nüfus dengesinin sağlanması, arazilerin tarıma kazandırılması ve muharebe yeteneklerinden faydalanma yolu izlenmiştir. Göçmenlere yardım girişimleri kalabalık ve imkânsızlık nedeniyle kısa sürede çökmüştür. Geri dönmek ve anayurtlarını Rus bağımlılığından kurtarmak kararında olan Çerkes göçmenler, 1877 - 1878 harbinde, kendi atları ve silahları ile gönüllü olarak Anadolu ve Rumeli’deki cephelere koştular. Süvari güçlerinin neredeyse tamamını Kafkasyalı göçmenler oluşturdu. Ancak şansları yaver gitmedi. 14 yıl önce Balkanlara yerleştirilen Çerkesler de, 1878 yılında imzalanan Ayastefanos ve Berlin anlaşmaları gereğince Suriye, Filistin ve Anadolu’ya nakledildiler.
Balkanlarda iskân edilen Kafkas sürgünleri ikinci kez göç ettirilmiş oldu. Zorunlu göçler Kuzey Kafkasya halkları için tam bir yıkım oldu. Yerleştirildikleri bölgelerde, devlet tarafından kendilerine gösterilen arazileri o güne kadar yayla, otlak gibi şekillerde kullanmakta olan yerli halkla çatışmalara girmek zorunda kaldılar. Başlarını sokabilecekleri evlerini yapmak, verilen arazileri ıslah etmek, ekip dikmek, kendi ihtiyaçlarını görebilir hale gelmek yıllarını aldı” dedi.
“KAFKAS HALKLARI, TÜRKİYE KURTULUŞ SAVAŞI’NDA DA AKTİF ROL ALDI”
Sürgün anması için seçtikleri 19 Mayıs 1919’un da Çerkesler için büyük bir öneme sahip olduğunu işaret eden başkan Serdar Ateşalp, atalarının bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluş sürecine katkısına dikkat çekti.
Kafkas halklarının, Türkiye Kurtuluş Savaşı’nda da aktif rol aldığını belirten Ateşlap, “Erzurum Kongresinde belirlenen 9 kişilik Temsil Heyeti’nin 2 üyesi, Sivas Kongresi tarafından seçilen 16 kişilik Heyet’i Temsiliye üyelerinin 5’i Kafkasyalıdır. Amasya Mülakatında imzası bulunanlardan Mustafa Kemal Paşa dışındaki 4 kişi de Kafkas göçmenidir. İzmir’in İşgali ile başlayan milli mücadelede de Çerkesler ön cephelerdeydi. Yunanlıların ilerlemesini durduran Ethem Bey, Anadolu’daki isyanları da bastırıp, düzenli ordunun oluşturulması için Ankara’daki hükümete zaman kazandırdı. Ancak düzenli ordunun kuruluşu döneminde Ethem ve Ankara hükümeti arasında anlaşmazlıklar oldu. Bunun üzerine Ethem Bey kuvvetlerini dağıttı ve ülkeden ayrıldı. Buna rağmen 1922-1923 yıllarında, Ethem Bey’e ve Anzavur Ahmet’e destek verdiği öne sürülen 14 Çerkes köyünün halkı, suçlu-suçsuz, çoluk-çocuk, yaşlı-genç ayırımı yapılmadan Doğu Anadolu’ya sürgün edildi.
“SADECE İZOLE KIRSAL ALANLARDA KALANLAR LİSAN VE KÜLTÜREL KİMLİKLERİNİ KORUYABİLDİLER”
Anadolu’daki Çerkes nüfusu benzer nedenlerle artması gereken şekilde artmadı. Ayrıca iç göç yaşayan Çerkesler, kent ortamında dillerini, geleneklerini ve sosyal hayatlarını devam ettiremediler. Yeni nesiller hızla ana dillerini unuttu. Sadece izole kırsal alanlarda kalanlar lisan ve kültürel kimliklerini koruyabildiler.
Türkiye Cumhuriyetindeki yasal örgütlenme olan Kafkas Kültür Dernekleri sayesinde Anavatan Kuzey Kafkasya’daki Çerkes Yönetim birimleri ve halkı ile iletişim güçlendirilmeye çalışılmakta, dil kursu, halk dansları eğitimi başta olmak üzere, Çerkes Geleneksel Yaşam Tarzı olan Khabze ile ilgili çalışmalar yapılmakta, arşiv ve kütüphaneler oluşturulup, Çerkes toplumunun varlığını sürdürebilmesi için gayret sarf edilmektedir” diye konuştu.
“SAVAŞTA YAŞANANLARI EN İYİ BİZ BİLİRİZ”
Savaşın çocukları olarak bugün yaşananları en iyi anlayacakların kendileri olduğunu da söyleyen Serdar Ateşalp, şunları söyledi: “Çerkes toplumu, dün Suriye başta olmak üzere Ortadoğu topraklarında, bugün özellikle halen Rus emperyalizmi ile mücadele eden Ukrayna’da yaşananları en iyi anlayabilecek bir toplumdur. Burada karşılaşacağınız tüm Çerkesler, işte böyle bir vahşet ortamından geriye sağ kalabilenlerin torunlarıdır”..
ANMA, ÖZGECAN ASLAN MEYDANI’NDA
Konuşmasının sonunda anma programına dair bilgiler veren Dernek Başkanı Serdar Ateşalp, “Başta Türkiye ve Kuzey Kafkasya olmak üzere Çerkeslerin yaşadığı her yerde geleneksel bir yas günü olarak her yıl anılmakta olan 21 Mayıs Çerkes Sürgünü anma etkinlikleri, bu yıl Mersin Özgecan Aslan Meydanında 21 Mayıs 2022 Cumartesi akşamı saat 19:30’da halkımıza açık bir organizasyon olarak gerçekleştirilecektir. Yaşadığımız acılar ve sebeplerinden ders çıkarılarak, dünyanın daha mutlu insanların yaşadığı bir yer haline geleceğine ilişkin ümitlerimizle, tekrar teşekkür ederim” dedi.