Bayram tatili günleri yerel gazeteler ve gazeteciler adına biraz soluklanmak fırsatı yaratır. Zaten kısıtlı sayıdaki insan gücü, birkaç günlük tatil süresince yoğun koşuşturmalardan azıcık uzaklaşmak şansını bulur.
Artık yerel gazetelerle boy ölçüşebilen internet gazeteleri de var günümüzde. O denli çoğalmak ve gelişmek eğilimine girdiler ki, acaba gazetelerin kağıt kokusuna hasret mi kalacağız diye düşünenlerimiz gittikçe çoğalıyor. Bendeniz bu gelişmeleri endişe ile izlemesem de, kalan ömrümde sabahları elimize haber kağıtları almak yerine bir cam ekrana bakmak zorunda mı kalacağız merakım gittikçe ağır basmaktadır!
Bayram boyunca, ulaşabildiğim internet gazetelerine bir göz atmak ve gelişmeleri gerek yerel ve gerekse ulusal boyutta izleyen bu yeni model iletişim araçlarından izlemek istedim.
Adlarını teker teker saymam gerekmez, gerek Mersin de ve gerekse birçok kentimizde artık sayıları artan internet gazeteleri, kağıt gazetelerden daha hızlı bir haber akışına aracılık ediyorlar. İletişim çağına yakışan bu olsa gerekir.
Yerel ve ulusal basılı gazetelerle ve internet gazetelerini süsleyen en önemli gelişmeler, sayılarını artık unutmaya başladığımız yerel yönetime talepkar aday adaylarının söylemlerini taşıyanlardır. Çeşitli fotoğraflarla görselliği artırılmış bu demeçler ve seçim sonrası vaatleri okumak artık sıkıcı olmaktan öteye eğlencelik repliklere dönüşmüş durumdadır.
Aday adaylığı gerçekten zor zenaatmiş diyorum kendime, baktıkça o sayfalara. Artık iletişim dünyasının yeni oyuncuları olan imaj-makerler, yani bir tür adayların tanıtımını üstlenen reklam ajansları da devreye girdiğinden, özellikle görsel zenginlik ön plana çıkıyor.
Oldukça iri olan kafasına iğreti duran kasket giyerek, sözüm ona halk adamı olduğu mesajını verenleri mi sorarsanız, işte oradadır!
Dindar ve belki de kindar olarak tanımlanan yüzde ellilik kesime mütedeyyin ve şirin görünmek için, sağ elini kalbinin üzerine koyarak poz verenleri mi arıyorsanız, onları da görebilirsiniz!
Halka sempatik görünmenin yöntemini aile babası pozu ile yakalamak isteyenleri de o imaj yenileyici fotoğrafların arasında görmemek olası mıdır?!
Ya bir kahvehane iskemlesine çökerek kırsal kesim insanlarının çevrelediği küçük topluluk arasında kameraya gülerek bakanlar, acaba ben de halk çocuğuyum pozu verenler bizimle alay ediyorlar mı diye de düşünebilirsiniz!
Örnekleri çoktur ama anladığım odur ki, aday adaylığı zor zenaattir!
Birçok aday adayı aynı söylemi yineliyorlar; “Seçilemesem bile seçilen aday ve partim için çalışırım!”. İnsanın içinden gelmiyor değil; yalacının … diyesi!
Ha, bir de İstanbul’u mesken tutan bir aday adayımız var ki, soyadından dolayı boynunda sarı atkı ve izleyicilerinin elinde de sarı flamalar olan bu ünlü kişi; anladınız Mustafa Sarıgül’den söz ettiğimi. Sayın Sarıgül, ben CHP’ye dilekçe ile başvurmam, parti beni davet etsin diyerek seçime girmeden partiüstü bir kişilik olduğunu savlamaktadır. Ki, korkarım yeni bir siyasi şahsiyetle daha geniş ölçekte karşılaşacak CHP seçmenleri. Hani, Sayın Fatma Sibel Yüksek Hanım’ın yorumu gibi, sanki Tayyip Erdoğan’dan klonlanmış bir ruh yapısı var karşımızda!
Bayram tatili boyunca aday adaylarının seçim ve kendilerini tanıtım haberleri cep telefonlarımıza da günlük programlar olarak bolca yansıdı. Demek ki, aday adaylarımız bayram tatilinin tadını çıkaramadılar ve işin güzel tarafı aile bireylerini de kendilerinden yoksun bıraktılar.
Aday adaylığı zor zenaat derken haksızlık yapmış olabilir miyim?!
AKP cephesi oldukça sakin ve rahat geçirdi bu tatili. Çünkü biliniyor ki ortaya aday adayı olarak çıkmanın gereği yoktur; nasılsa tek seçici olan Tayyip Erdoğan kimi işaret ederse, aday odur. Ortada dolaşan birkaç istisna ise hem kendi egolarını tatmin etmek ve hem de genel seçimler öncesi milletvekili adayı olarak ön hazırlık yapmak niyetidedirler, sanırım.
MHP için de farklı durum yoktur. Devlet Bey, kime işaret ederse, patinin adayı o olmaktadır.
CHP ise, aday adayı bolluğu yaşamaktadır ki, kanımca nispeten daha demokratik bir yaklaşım kabul edilebilir. Yeter ki, aday adayları insan odaklı projeler üretsinler. Çünkü bizim ülkenin belediyecilik anlayışı yalnızca inşaat sektörü ağırlıklıdır ve yerel yöneticilikte sadece arabalara öncelik tanıyan bir kafa yapısına sahiptir!
Aday adaylarımıza son tavsiyemizi Mevlana’dan aktaralım; “Cömertlik ve yardım etme de akarsu gibi ol / Şefkat ve merhamette güneş gibi ol / Başkalarının kusurunu örtme de gece gibi ol / Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol / Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol / Hoşgörülükte deniz gibi ol / Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol!”
Tüm aday adaylarına bu vesile ile başarılar ve halka hizmet şansı dilerim. Bana asla güvenmesinler, sadece bir oyum var benim!..
Erdal Akalın (21.10.2013)