HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    FOTOHABER    |    SPOR
 
 
Av.İzzet Uludağ yazdı


2 Nisan 2014 Çarşamba 14:23

Geçtiğimiz hafta Pazar günü yapılan seçimin mağlubu, CHP değildir. Her okuyanın yüzünde aniden beliren şaşkın ifadeyi görür gibiyim.

 

 

 

Geçtiğimiz hafta Pazar günü yapılan seçimin mağlubu, CHP değildir. Her okuyanın yüzünde aniden beliren şaşkın ifadeyi görür gibiyim.

Elbette şaşkınsınız.

Ama şaşırmakta haksızsınız.

Çünkü gerçekten CHP, bu yerel seçimden yenilgiyle çıkmamıştır,

en küçük bir yara da almamıştır.

Çünkü CHP, bu yerel seçimlere katılamamıştır.

Bu seçimlere, Kemal KILIÇDAROĞLU ve başta TR 705 kod adıyla ünlenen Sezgin TANRIKULU olmak üzere CHP’nin kurucu iradesine hayli uzak onların yakın çevresi ile GÜLEN CEMAATİ’nin önde gelenleri katılmıştır.

Bu ekip ve liberalizme, cemaate güvenerek izledikleri politika yenilmiştir. Halktan bir karşılık bulamamışlardır. CHP sevdalıları, ülke çıkarları ve AKP’den kurtulma istekleri nedeni ile bu ekibe oy vermelerine rağmen sonuç budur.

Bu nedenle, bu seçimlerde bu ekibin yenilgisinin sorumluluğunu kökleri 200 yıllık geçmişe kadar giden, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde İstiklal Savaşı sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, programındaki 6 Ok’la bütün Millet’i birleştirme çizgisi yaratan CHP’ye yüklemek doğru değildir.

CHP, bu devleti kuran partidir. Millet’in büyük ve devrimci partisidir.

CHP’nin 6 Ok’u, sayısız siyasal araçları vardır.

Başta HALKÇILIK, MİLLİYETÇİLİK olmak üzere vatan toprağı

üzerinde milleti birleştiren, milli ekonomiyi kuran, bağımsız bir ülkede çağdaş bir toplum hedefi, kimsesizleri kendi ayakları üzerinde ve başı dik duran, kula kulluk olmayı asla kabul etmeyen, Cumhuriyet’in özgür bireyleri yapma felsefesi ve iradesi vardır.

Uzatmayacağım, bu yazı kısa bir değerlendirme olacak çünkü.

CHP, devletimizi kuran bu Parti, bu seçimlerde bir oldu bittiye

getirilmiş ve devre dışı bırakılmıştır.

CHP’nin kurucu politik ve siyasi çizgisiyle bağdaşmayan, oynak ve

özellikle halk tarafından anlaşılmaz hale getirilen kalabalık bir söz yumağı, yerel seçimlerde bir hayalet gibi ortalıkta dolaştırılmıştır.

CHP’nin kurucu ve milleti birleştirici her söylemi, Türk Millet’inin

makus talihini yenen devrimci felsefesi tersine çevrilmiştir.

Bölgesel özerklik başta olmak üzere cemaatleşme ve tarikatlaşma

demokratik hayatın vaz geçilmez unsurları olarak savunulmuştur.

Siyaset, ekonomik ve toplumsal olayları tahlil eden, geçmiş, bugün ve

gelecek arasındaki ilişkiyi kuran, altta henüz net olarak görülmeyen olayları ve gelişmeleri öngören, sorun çözücü bir uğraştır.

Ne yazık ki seçime “CHP” adına katılan yöneticiler bu liyakate sahip

olmadıklarını ortaya koymuşlardır.  

Maalesef yerel yöneticiler de bu liyakate sahip olamamışlardır.  Sorgulayıcı ve eleştirici tutum alamamışlardır. CHP’nin esas çizgisini, kurucu iradesini bu arkadaşlar da önemsememiş, terk etmişlerdir.

Gerçekleri söylemekten, makamlarından olma korkusu nedeni ile kaçınmışlardır.

Kurucu felsefe ve siyasetten uzaklaşılmış, idare-i maslahatçılık en alt kademeye kadar sirayet etmiştir.

Millet çıkarı, kişisel çıkara feda edilmiş, kendi durumunu kurtarmak için gerçek görmezlikten gelinmiştir.

CHP’yi altın tepsi içinde milleti ve ülkeyi nereye taşıyacaklarını bilemedikleri bir gruba gözü kapalı olarak teslim etmişlerdir.

İsim vermek anlamsızdır.

Her kademedeki yönetici, esas olarak sorumludur. Topu başkasına atmanın anlamı ve yararı yoktur.

Hatta kimi yerel yöneticiler, günahı bir başkasına yüklemeye çalışarak esas irdelenmesi ve tartışılması gereken noktayı gözlerden saklamaya çalışacaklardır. Oysa;

CHP 6 Ok’tan soyutlanmış, mazlum milletlere kurtuluş yolunu gösteren, ilk milli devleti kuran Kemalist felsefeden uzak durulmuş, bunlar birer dogma, bütünü bir öcü gibi gösterilmiş, geçmiş ile hesaplaşma yolu tercih edilmiştir.

Millet’i yaratmak, imtiyazsız, sınıfsız bir Cumhuriyet toplumu oluşturmak yerine etnik, dinsel, cemaat ve tarikat tercihleri ile ayrışma ve çatışma ortamı benimsenmiştir.

Tarihinde ilk defa mazlum milletleri mahv u perişan etmeyi, dağıtmayı ve boyunduruk altına almayı kafasına koymuş emperyalistleri denize döken Atatürk’ün koltuğunda oturan Kemal KILIÇDAROĞLU’nun gizli otel odalarında ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ile görüşmesine ses çıkarılmamıştır.

Yurt savunması yapan Suriye Halkı’nın önderine “katil” damgası vurulur, bağımsız bir devletin toprakları saldırganlar ve ciğer yiyiciler, kan içiciler tarafından ateş topuna çevrilir, bir komşu ülke toprağı göz göre göre ABD ve İsrail adına paramparça edilirken sus pus olunmuştur.

Cumhuriyet’in her alanda yerleşmesi için, gelecekle hesaplaşmaya kalkışan ayrılıkçı ve bölücü unsurlarla mücadele veren başta Atatürk ve İsmet İNÖNÜ olmak üzere diğer yöneticiler hedef tahtasına oturtulmuş, “katil” diye damgalanmış, kimsenin gıkı çıkmamıştır.

Millet, işsizlikten kıvranır, halkın malı A’dan Z’ye özelleştirme adı altında yerli ve yabancı haramzadelere peşkeş çekilirken, tarım çöker köylü altında kalırken sahne 3 maymuna terk edilmiştir.

Tarikatlaşma ve cemaatleşmenin özgürlük yolu olmadığı, aksine millete boyunduruk vuran bir ortaçağ aracı olduğu unutulmuştur.

“Türkiye Cumhuriyeti, tarikatlar, cemaatler, mensuplar ülkesi olamaz!”  gerçeği çiğnenmiştir.  

Elbette özellikle küreselleşme çağında Millet’i ve milli devleti koruyan kollayan, hatta bölge ülkelerine ve bütün mazlum milletlere, bağımsız ve başı dik yaşama yollarını gösteren köklü CHP’nin anti-emperyalist ve halkçı çizgisini tersine çevirmeye çalışanlar olacaktı.

Elbette Dünya’da kurulan ilk Millet partisi olan CHP’yi, emperyalist ve şahsi menfaatleri için engel olmaktan çıkarmaya yeltenenler bulunacaktı.

Ancak yöneltilen bu müdahalelere, bu tür eğilimlere, bu aldatmalara, bu sapmalara karşı Ecevit’in 1972’lerde ifade ettiği gibi, başını kendi omuzları üzerinde taşıyan halkçı, milliyetçi, cumhuriyetçi, devrimci ve laik KAPI KULU OLMAYI REDDEDEN uyanık kadrolar, derinlikli siyasi kavrayış ve anlayışlara sahip üyeler CHP’ye sahip çıkmak zorundaydılar.

Gerçekçi olalım!

Hatta kendimize karşı olabildiğince insafsız!

Olabildik mi?

Hayır!

2014 seçimlerine girebildik mi CHP olarak?

Giremedik.

Cemaatin ve onların dayattığı siyasi belirsizliğin gölgesinde, apolitik, 6 Ok’u ret çizgisinde, bir oraya bir buraya savrularak seçimlere katılan parti, 1919’larda, ateşin ortasında, emperyalizm ve gericilikle savaşın içinde, yoksullukla boğuşan bir milletin gönlünde yeşeren, attığı her adımın hesabını veren, ilkeli, tutarlı, koca bir çınar olan o CHP değildir.

CHP, seçime girmedi. Giremedi. O nedenle kurucu ilkeler yenilmiş sayılamaz.  

Yenilen, koca çınarın sağ tarafta bulunan bir dalında ne zaman nasıl ortaya çıktığı, oraya nasıl yamandığı anlaşılmayan birkaç iğreti yapraktır. O yapma yaprakların foyası bu seçimde dökülmüştür.

Cumhuriyet’e saldırı çizgisi, millet yerine cemaatleri, ABD elçilerini yeğleyen anlayış, tarihin günümüzde ülkemize dayattığı zorluklarla boğuşmak yerine, kolaycı ve gerçekleri görmek istemeyen, şov yapmayı yeterli gören anlayış yenilmiştir.

Yenilen koca çınar değildir.

Koca çınar, milletin gönlündedir.

Artık koca çınarın altında toplanma zamanıdır!

CHP’nin milleti kucaklama zamanıdır.

6 Ok’a sarılma zamanıdır.

Bölgemizi ve ülkemizi bir ahtapot gibi saran, sıkan ekonomik ve emperyalist tehlike büyümektedir.

Ekonomik kriz, ülkeye bölgesel özerklik adı altında dayatılan parçalanma tehlikesi kapımızdadır.

Millet’i Türk Kürt diye bölme ve ayrıştırma çabası, son 2 gündür Mersin’de bile sonu nereye varacağı belirsiz bir kargaşayı hayatımıza sokmuştur.

Baştan sona ülkemiz ve bütün değerlerimiz çalınmakta çırpılmaktadır.

Bu nedenle;

Kişisel çıkarların değil, milletin menfaatlerini bir kül (bütün) olarak savunma zamandır.

Parası olana,  etnik ya da dinsel temele oturan değerlere değil, sağlam milli ve halkçı bilince sahip siyasallaşmış kadrolara güvenme zamanıdır.

Kemalistlerin, Atatürkçülerin, halkçıların, milliyetçilerin, ulusalcıların, milli devleti ve cumhuriyeti göz bebeği gibi sakınan kadroların Türkiye ve Dünya gerçeğini tanıyarak siyasallaşması, safları sıklaştırması ve CHP’nin yönetimine geçmesi zamanıdır.

Siz o zaman görün, koca çınarın bütün milleti, Türk Kürt demeden ayrımsız, ayrıcalıksız ve eşit, koruyucu kollayıcı dallarının altında nasıl kardeşçe toplayacağını.

Bu hasret bizim!   

 

Avukat izzet ULUDAĞ 02.04.2014





 
  HABER ARA
 
 
  
  FLAŞ HABER
  EN ÇOK OKUNAN
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
  SOSYAL MEDYA

 




 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

 

fotohaber.net | İnternet Gazetesi | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
fotohaber.net © Copyright 2005-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA