HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    FOTOHABER    |    SPOR
 
 
Dr.Erdal Akalın yazdı


15 Mayıs 2014 Perşembe 09:50

Nerede ise bir alışkanlık ve maalesef kanıksanan bir olay oldu iş kazaları. Özellikle maden sektörü çalışanları için; “Bu sektör de çalışmanın kaderi iş kazası sonunda ölümdür!” dercesine, kanımca bilim ve akıl dışı yorumlar bile yapıldı. Üstelik sorumluluk sahibi sayılması gereken erk makamı siyasilerce!

 

İki gün önce Manisa’nın Soma bölgesinde oluşan ölümlü iş kazaları ile ulusça gene sarsıldık.  Aman yazık oldu derken, arkadan bir ikinci kötü haber daha geldi; yetkililerin yorumları gene değişmemişti; kader! 

 

TDK Sözlüğü, kader kelimesini şöyle tanımlıyor; “Değişmez bir karar ile kimi zaman iyilik veya kötülük hazırlamış doğaüstü gücün kuralı”.  Kutsal dini metinler ise kader denilen değişmez yazgıyı şöyle anlamlandırıyor; “Yeryüzünde meydana gelen küçük büyük tüm olayların Allah’ın dilemesi ile gerçekleşmiş olması ilahi bir kader yorumudur ( En’am suresi ). 

 

Doğaüstü güç tanımını yaparken; ilahiyat bilimine göre kutsal kitapların emirlerini ve pozitif düşünceye gönül vermiş kişiler adına ise doğa bilimlerini öne çıkarmak olasıdır.

 

Kişisel anlayışıma göre ise, canlıların doğumu ve ölümü bir değiştirilemez kural, yani kader sayılabilir.  Ancak, dünyanın her olayının arkasında da bir kader kavramı vardır denmesi de çağdaş ve bilişim çağına uygun bir saptama sayılamaz.

 

Bir canlıyı, yaşamını sürdürdüğü bir ortamın içerisinde öldürmek bir kader değil, olsa olsa cinayettir.  İnsana kader olarak yazılan ölüm yazgısı, burada ilahi bir takdir değil; aksine  dinin asla kabul etmediği bir insani hatanın yani ihmalin sonrasında vuku bulmuş demektir.

 

 Dini inançların dahi kabullenmediği eksik bir eylemin ölümle sonlanan acı sayfasını, dinsel teslimiyetle izah etmeye çalışmak, bizatihi ilahi yaklaşıma aykırıdır.  Bilişim çağına ters düşen skolâstik bir yaklaşımdır. 

 

 Ancak, bu yaklaşım bir tür sorumluluktan kaçmak olarak uygulanmaya çalışılıyorsa, bunu da derin anlamı ile kadere bağlamamak, belki de insani bir kaçamak ve kişisel bir zaaf olarak yönetim ehliyetinden kaçmak olarak görmek gerekir kanısındayım!

 

Gelelim iş kazası denen olguya;  İş kazası, bir iş görenin iş yerine getirilip geri götürülmesi veya işveren tarafından yürütülmesi için görevlendirildiği iş sırasında, bedenen veya ruhen uğradığı arızalara denmektedir. 

 

İş kazaları, sadece işin gerçekleştiği sırada oluşan bedensel veya ruhsal sorunlarla da kısıtlı değildir.  İşin yapılmasını takip eden dönemlerde de ortaya çıkabilir. 

 

Tüm dünya ülkeleri, iş kazalarını ayrı bir bilim dalı olarak görmüş ve şekillendirmişlerdir.  Emekçinin işi ile ilgili hemen her eksiklik ve riskler, bu bilim dalının uğraşları ile en aza indirilmeye, hatta sıfırlandırılmaya çalışılmaktadır. 

 

Bugün için, sıfır iş kazası denebilecek bir sihirli formül yaratılamamıştır.  Ancak, iş kazası riskini ve işin gerçekleştirilmesi sırasında oluşan istenmeyen sağlık sorunlarını, yani işçi sağlığını olumsuz etkileyecek sorunları çözümlemek, hemen her daim her işverenin sorumluluğu olarak kabul edilmektedir.

 

Uzun yıllar, ATAŞ gibi akaryakıt üretilmesini konu alan bir şirkette çalışmanın öğretisi olarak, zamanında bana ilk madde olarak öğretilen bir işçi sağlığı ve iş güvenliği öğüdünü burada yinelemek istiyorum.   Yaşamını, iş kazalarını önlemek ve işçi sağlığını korumaktan sorumlu olarak geçiren bir uzman şunu söylemişti; “İş kazası yapılmaz, iş kazasının yapılmasına göz yumulur!”.

 

Dünyanın büyük firmaları, henüz işletmenin temelini atarken “Sıfır iş kazası” dileği ile ilk harcı kararlar.  Bizim ülkemizde de, benzer amaçlı bir hayırlı girişim yapılır ve iş yerinin temeline bir kurban kanı akıtılarak, olabilecek iş kazalarını önlemek ve işçi sağlığını korumak becerisi ilahi güçlere bırakılır! 

 

İşçi sağlığını ve iş güvenliğini birinci öncelik kabul eden gelişmiş ülkelerin kurumları, konuyu bilimsel tabanla çözümlemek isterler.  Bizim eksikliğimiz ise belki iyi niyette aynıdır ama alınacak önlemler de sadece ilahi güce sığınmakla sınırlıdır.  Bu yaklaşımla işe başlayınca da karşımıza çıkan tersliklerin adı da önceden konmuş olur; kader!

 

Çalışma Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği birimi ve birçok kentimize yayılmış iş müfettişlikleri ve uzmanlıkları vardır.  Sanırım sırtını iktidara dayanmak dışında, konuyu önemseyen sendika kurumları da konuya müdahil olmaktadır.  Ancak, olumsuz gelişmeleri sadece kader ile çözümler ve böylece soruomluluğu takdir-i ilahi denen dogmatik savunmaya bırakırsanız, işiniz henüz başlangıçta sakatlanmış olmaktadır.

 

Bunun en son örneğini, Soma’da  ortaya çıkan maden işçilerinin dramında görebilmek talihsizliğini bu ülkenin emekçisinin hak etmediğini düşünüyorum.  Sayın Bakan, daha önce ki bir iş kazasında ifade buyurduğu gibi; “Güzel öldüler!” diyecek ise, sanırım bu yaklaşımı ile İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği kurumunun bilimsel ve yasal sorumluluğunu da gene hafife almış olacaktır.

 

Olaya din perspektifinden baktığımızda da, iş kazalarını sadece kader ile izah etmemiz olası değildir.  Nisa suresi; “Allah, size emanetleri ehil olanlara vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.”, buyuruyor.  Dini yorumlayan bir bilgin olan Buhari’de; “İşler ehil olmayanlara verildiği zaman kıyameti bekle!”, demiştir.

 

O halde, ister bilimsel ve teknolojik olanakları kullanarak, isterseniz dinsel öğütleri doğru ve akılcı olarak yorumlayarak konuya bakınız; İş kazaları asla kader değildir!

 

Soma’da yaşamını yitiren madencilere rahmet, yakınlarına ve tüm ulusumuza baş sağlığı dilerken; devletin sorumlu makamında bulunanları ve sendika yöneticilerini İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Yönetmeliği’ni bir kez daha okumaya ve kesinlikle harfiyen uygulanır kılmaya davet ediyorum!..

 

                                                                               Erdal Akalın (14.05.2014)





 
  HABER ARA
 
 
  
  FLAŞ HABER
  EN ÇOK OKUNAN
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
  SOSYAL MEDYA

 




 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

 

fotohaber.net | İnternet Gazetesi | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
fotohaber.net © Copyright 2005-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA