Meraklısı bilecektir...
ATTİLA İLHAN, yarı aç,yarı tok yaptığı PARİS yolculuk ve konaklamalarını, “Bana,sosyalizmi doğru dürüst anlatacak bir abi yoktu.Ben de bindim trene,soluğu Paris’te aldım.Bir kenar mahalle oteli, akşamları işçi üniversitesinde seminerler,gündüzleri bulaşıkçılık falan, geçinip gittik “ diye,tadı az bulunur bir tarzda anlatır.
Ben de solculuk ediyorum ( 1975/81 ) , pek ısınamıyorum, bazı noktalar kafama yatmıyor…
Nasıl oldu,anımsayamıyorum.
YUGOSLAV “” öz-yönetim” sosyalizm uygulaması ile burun buruna geliyorum.
Bir kitapta mı, sohbette mi, ideolojik bir dergide mi!
Bellekte “”KAYIT”” yok.
AMA karşılaşıyoruz işte…
Sağa dön,sola dön.Yukarısı,aşağısı. Bir tek doğru düzgün yayın yok yâhuuu.
1978’de Bojan çıkageliyor İstanbul’a.Hırvat bir liberal/sosyalist çocuk.
( SLAV dillerinde , J harfi, Y olarak okunur, unutmayın.)
Bana YUGOSLAVYA’yı anlatıyor.
Bayağı nesnel, tarafsız bir dil kullanıyor. Açıkca, bunlar doğrular,bunlar da yanlışlar diyor.
İmrenmez misin böyle bir yiğide ve anlattığına. Merakım artıyor da artıyor.
Ulan ne oluyor bu YUGOSLAVYA’da. Tito neler yapmış,nasıl yapmış…
1966 ya da 67 den itibaren, Türkiye 1. Futbol ligi, YUGOSLAV kaynıyor nerdeyse.
Her takımda, bir iki tane bulunduruluyor,el altında…
Kızıl Yıldız, Dinamo Zagrep, Veles Mostar, Hajduk Split. Titretiyor avrupayı.
Ya basketbolû…
Elimdeki olanak sayesinde, 1979 yazında, bir HAZİRAN sabahı, bir de bakıyorum ki, SLOVENYA’nın başkenti Ljubljana tren istasyonundayım.
Saat,sabahın 5 30’u…
Önce POSTOJNA olayı, sonra saat 5 30 sürprizi.
Biz, derhal eldeki katılımcılarla, o zamanki adı LJUBLJANA EDWARD KARDELJ üniversitesi olan okulda, politik sosyoloji kürsüsünde, ÖZ-YÖNETİM sosyalizm uygulaması seminerlerine başlıyoruz.
Haftada bir kez, uygulama ve dağda,taşta kır yemeğine falan gidiyoruz.
O gün , vagonlara doluştuk.
Kentin güney batı , ADRİYATİK denizi sahiline yakın yönünde, bir dağ kasabasına gittik. Kasaba adını, hemen yakınındaki POSTOJNA mağarasından alıyor.
Mağaraya, kasabanın içinden, yürüyerek gidiliyor. Araç yolu yoktu o zaman.
Rehberin anlattıklarına, mağara içindeki gezimizle birlikte, kulak verelim.
“”
Mağara, tamamlandığında , 26 km’lik U şeklinde, atlı karınca tarzı bir tren hattına sahip olacakmış.
İçeriye girdikten sonra gördük ki , döşenen karşılıklı hattın tam ortasında, birkaç insan boyunda bir yarık vardı. Ama mağara boyunca devam etmiyordu.
Bizler, ikişer üçerli öbeklerle, küçük vagonlara yerleştik.
Uzunca bir U gidişi yapıp, iniş durağına 50,60 metre kala durduk.
REHBER, burnunuza nasıl bir koku geliyor dedi…
Evet, derinden bir barut yanığı gibi bir şey kokuyordu.Mağaranın duvarlarına ellerinizi sürün dedi.Sertçe ama…
Avcumun içine, sanki barut isi bulaşıyordu.
Kokladım, evet , BASBAYAĞI barut kokuyordu.
Yürüdük; çıkıştaki doğal havuzun başında, kahve ikramında, durum anlaşıldı:”
POSTOJNA mağarası ki gezdiğimiz en büyüğüymüş, 2. Dünya harbi NAZİ işgalinde, NAZİ’lerin dillere destan CEPHANELİĞİ imiş.
Tito komutasındaki PARTİZAN güçleri,Nazileri batıya doğru sürerek, POSTOJNA ( bugün sanırım SLOVENYA sınırları içindedir POSTOJNA ) mağaralarına kadar geriletiyorlar.
ANCAK, yüzey şekillerinin de “yardımıyla”, NAZİ ler, çok sıkı bir mukavemet gösteriyorlar.
POSTOJNA ‘nın düşmesi demek, YUGOSLAVYA’daki NAZİ işgalinin sonu demek …
Peki ne yapılacak!
Rehber,bize , 3 TANE GÖNÜLLÜ partizanın çıktığını, vücutlarını dinamitle sardıklarını, gecenin karanlığında mağaraya, intihar girişinde bulunduklarını…
Koşabildikleri kadar derine koşup, yakalanacaklarını anladıkları an, peşpeşe , vücutlarındaki DİNAMİTLERİ patlattıklarını.
Ardından,cephaneliğin, KIYAMETE benzer bir tarakayla İNFİLÂK ettiğini.
Bu şekilde, YUGOSLAVYA’daki NAZİ işgalinin sona erdiğini anlattı…
Duvarlardaki BARUT kokusu,yanığı, o günlerden kalmaymış.
Çıt çıkmıyordu aramızdan.
Ben, bir Japon oğlan, bir de Hırvat bir kız…Hırvatın koluna girerek, mağara girişini gören, KÖY’ÜN kahvesine yürüdük.
Rehber, bir tane yaşlı SLOVEN’ i çağırdı.Adam, 60 yaşlarında idi.
POSTOJNA patlatıldığında, 20’lerinin başındaymış.Ve o gece gözcüymüş.
Köy ve çevresinde, büyüklerinin söylediğine göre, 4 şiddetinde ,yapay bir depreme neden olmuş İNFİLÂK…