Akla kıymık sokmak ! Neyin nesi , değil mi ? Ağır,ağır yürüyelim bakalım .
Eleştirmen , sanırım , YAKUP KADRİ BEY’in , Müslümanlık üzerinden , YUNAN harbine katılmayan köylüyü eleştirmesine “bozuluyor” ve bunu da, BATI’nın ( hangi BATI ), DOĞUYU ,müslümanlığı görmek istediği // ORYANTALİST // tarz ve tavırda tasvir etmesini eleştiriyor.
Şööyle bir arkamıza yaslanalım ve bakalım ELEŞTİRMEN haklı mı ,değil mi!
1/ ŞEVKET SÜREYYA BEY, düşün yaşamımızda , önemli bir kale burcudur . Yalnızca , SUYU ARAYAN ADAM eseri , bence , dünyaya bedeldir.Bu eserde , çok çok önemli iki bölüm vardır.
AYDEMİR, 1. Dünya savaşında , KAFKAS cephesinde subaydır .EDİRNE ,”” muallim mektebi “” mezunudur .
Birgün merak eder , neferlerinden bir kısmını soru/cevap yapmak istedim der. Allahınız kim , dininiz , kitabınız ne , siz kimsiniz şeklinde , değişik ama birbirini tamamlayabilecek sorular sorar.
Aldığı yanıtlar , ciğer yakan cinstendir . Kimse , ne olduğunu bilmemektedir , yanıtların sayfasını açıp , burda paylaşsam , sanırım , bir süre kendinize gelemezsiniz !
YAKUP KADRİ BEY, AYDEMİR’i okumuş mudur , bilmiyoruz . Ama , olağanüstü bir tesadüf , AYDEMİR’in canlı,kanlı yaşadığını , YAKUP KADRİ Bey , imgelem ( tahayyül ) gücüyle , bulabilmiştir.
MERAKLISINA : YABAN,ANKARA, SODOM VE GOMORE , okunması gerekli YKK romanlıdır.Benden yazması .
1.0.
Savaş ertesinde ,AYDEMİR rusyaya / SSCB / gider ve moskova üniversitesinde , EKONOMİ okur. Bu esnada , LENİN’i görür , BAKÛ – DOĞU HALKLARI KURULTAYINA katılır , kurultayda , ENVER PAŞA’nın , zihni sefaletine şahit olur , ancak konuşamaz , ama çok üzüldüğünü belirtir.
Memlekete döner , 26 ya da 27’de , “”komünistlikten”” tutuklanır ,AFYON cezaevine gönderilir.Ranza komşusu , AFYONLU bir yurdum insanı , RENÇBERDİR. Savaşta , ingilize esir düşmüş , İngiliz bunları,hindistana götürmüş. “ Beyim , gâvur ,bana habire verdi odunu , verdi odunu “ deyince , AYDEMİR’in içi acır ve sorar!
Niye habire dayak yedin !
Yanıt : NE BİLEYİM EFENDİ , ESİR KAMPINDAN BAKINCA , KARŞIDAKİ DEPELERİ , MELMEKET SANIR , FIRSATINI BULDUM MU , KÖYE GİDEYİM DİYE KAÇARDIM. Her seferinde de yakalndım , yedim odunu…
Sanırım , içinde biraz olsun mantık – merhamet – akıl olan insan , “ANADOLU’nun kavruk insan ortalamasının “, açık , apaçık fotoğrafını görür ve ciğerinden ağlar .
Ve bunu görmeyenlerin , görmek istemeyenlerin , bugün , bu ülkeyi , ne hale sürüklediklerini farketmek , karşı koymak , bir İNSANLIK borcudur.
Ne ideoloji , ne din ne de iman meselesidir. Yalnızca , bir İNSAN olma / olamama ya da olmama sorunudur.
2 / GAZETECİ ,yazar ağabeyimiz ORHAN KARAVELİ, Ankaralı’dır. Okumaya doyamadığım kitabı “ BİR ANKARA AİLESİ”, ki kendi ailesinin geçmişidir , bir ANI KLASİĞİ sayılmalıdır.
Bu kitapta , annesinden sıklıkla dinlediği bir durumu , acıklı bir şekilde bize de aktarır.
“ OĞLUM , KEMAL PAŞA ,ANKARA’YA GELİNCEYE KADAR , KİMSE , BİZ TÜRKÜZ DEMEZDİ .HERKES MÜSLÜMANDI . KEMAL PAŞA SAYESİNDE , TÜRK OLDUĞUMUZU FARKETTİK VE ANLADIK”!
Şimdi insan , yaşama , dar bir çerçeveden bakınca , diğer tamamlayıcı renkleri , unsurları ihmal edince , kim olursa olsun , tuhaf , açık tribün taraftarı gibi , ya dinin bulanıklığı içinde derbeder olur ya da ideolojinin.