Mersin bir gariplikler kenti...
Macit Özcan 2000 yılında Atatürk parkında, sanata katkısı oldukça büyük olan, Kültür ve Turizm Bakanlığına ait ve içerisinde sergi salonlarının yer aldığı oldukça güzel bir mimariye sahip muhteşem bir yapıyı, Vali Akif Tığ ile birlikte betonarme olduğu gerekçesi ile yıkmıştı.
Şimdi ise “yasalara sonuna kadar bağlı olduğu her icraatında bir kez daha anlaşılan, tüm işleri büyük bir şeffaflıkla yapan, işi hak edene verecek kadar tarafsız, adil, her yaptığı işin hesabını Mersin halkı ile paylaşacak kadar dürüst, seçim beyannamesinde söz verdiği gibi yapılacak tüm işleri sivil tolum örgütleriyle tartıştıktan sonra yapımına karar veren M. Özcan şimdi bir “Atatürk Parkı” tabelası yaptıramadığı parka, Valiliğin tam karşısına, bazı yandaş gazetelerin “Mersinin şeref projesi“ olarak nitelendirdiği kültür merkezini” açıyor”.
M.Özcan’ı iyi tanımak lazım.
M.Özcan bir zamanlar Bayındırlık Müdürlüğünde değişik kademelerde çalışmış, müteahhitliği tüm inceliklerine kadar öğrenmiş, sonrada memuriyetten uzaklaşıp kendi işini kurarak müteahhitliğe başlamış bir kişidir.
Aslen Adana Karataşlıdır.
Adana Karataş ta Belediye Başkan aday adayı olmuş ancak Belediye Başkan adayı bile yapılmamıştır..
Mersine yerleşti. Devlet İhalelerine girdi.
Yargılandı.
İhalelere katılma yasağı aldı.
Amacı büyük bir şehrin, dev bütçeli bir Belediyesine başkan olmaktı.
Hedefe ulaşabilmek için çalıştı, çabaladı.
Mersin DSP İl örgütü ile samimi dostluklar kurdu.Sonuçta Rahşan Ecevit’in tercihi ile DSP Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldu.
Aradan iki yıl geçti.
DSP’de bölünme başladı.
M. Özcan, milletvekili İstemihan Talay’a endeksli politika yapan bir kişi olduğundan, Bülent Ecevit’i ve DSP’yi gözünü kırpmadan bir çırpıda sildi. Önce makam koltuğunun hemen arkasında bulunan Atatürk’ün fotoğrafının alt yanına koyduğu Bülent Ecevit’in fotoğrafını indirerek partisinden de istifa eden ve gelecek gördüğü Yeni Türkiye Partisi’ne katılan ilk Belediye Başkanı oldu.
Ancak iyi gitmeyen bir şeyler oldu.
Kemal Derviş YTP’ sine girmeyeceğini açıklayınca YTP de dağılma sürecine girdi
Bir süre sonrada M. Özcan, kendisini Belediye Başkanı seçtiren DSP’ye tercih ettiği YTP’ den de ilk istifa eden belediye başkanı oldu oludu.
O artık bağımsız bir Belediye Başkanıydı.
Süreç, M. Özcan’ı bir dönemde üç siyasi partinin belediye başkanı olma rekoruna doğru sürüklüyordu.
Ancak M. Özcan’a bir parti gerekliydi.
DSP’nin dağılması, Bülent Ecevit’in rahatsızlığı özellikle Mersin’de CHP’yi birinci parti konumuna getirmişti.
İşte tan bu süreçte bazı yandaş ve goygoycular “M. Özcan aslında iyi bir CHP’li” “Koyu bir Atatürkçü, tam bir Kemalist, müthiş bir Kuvvay-i Milliyeci” gibi sıfatlarla propagandasını yapar oldular.
Aynı zamanda tutma lobiciler devreye girdi.
Ankara su yolu yapıldı.
Ancak buna inanacaklarında olması gerekirdi.
Öncelikle muhalefete kafa-kol, dostluk faaliyetleri başladı,
Bu arada, kafa-kola alınamayan yüzlerce partili ise M. Özcan’a “CHP’li” yakıştırmasına kızıyorlardı.
İşte bu tartışmaların sürdüğü bir sırada, şimdi CHP Genel Başkan Yardımcısı olan M.Özyürek, dönemin İl Başkanı M.Uzun ve mali müşavir Ahmet Akın Mersin Gazeteciler Cemiyetine bir ziyaret gerçekleştirmişlerdi.
O ziyarette başta M.Özyürek ve M. Uzun M.Özcan’ın CHP’ye kesinlikle ve asla kabul edilemeyeceğini, ilk karşı çıkacak kişilerin kendileri olacağını her yerde olduğu gibi gazetecilerin önünde bir kez daha söylüyorlardı
Çok geçmeden, “biz varken o CHP’nin kapısından asla giremez diyenlerle “çiçekli” dostluklar yaşanır oldu.
CHP Genel Merkezi inşaatı da sürüyordu.
Nihayet Genel Başkan Baykal ile belki beş, belki onuncu görüşmenin en soncusu Genel Merkez inşaatında gerçekleşti ve M. Özcan CHP’li olabilir vizesini alabildi.
Yandaşlarının sevinç çığlıkları altında Mersin’e döndü.
Törenle otaban girişinde davul-zurnalarla karşılandı.
Artık o “Mustafa Kemal Atatürk’ ün” kurduğu bir partinin, CHP’nin üyesi ve Belediye başkanıydı.
Bir dönemde üş parti değiştirdiyse ne olmuştu.
Önemli olan nedir ?..
Atatürk’ün isminin taşıyan parka, bir “Atatürk Parkı” tabelasını bile yaptırmadıysa , Mersinin ilk spor kompleksine “Atatürk” ismini vermediyse, Cumhuriyet alanındaki Atatürk’ün altında konuşma yapıp “Mersinliler Mersine sahip olunuz” veciz sözü söylediği anıtsal değeri olan asırlık ağaçları kestirip, Atatürk caddesini trafiğe kapattıysa, Cumhuriyet alanındaki Atatürk heykelini geceleri aydınlatmıyorsa da ne olmuş.
O CHP Belediye Başkanı ya yeter.
O herkesle dostluklar kurma yöntemini iyi bilir . Bu nedenle yaptığı yanlışta olsa, özellikle basından ve bazı kesimden doğru,güzel,iyi hatta “heykeli dikilecek Başkan” diyenler çok çıkar.
Bu yüzden de M.Özcan, kendisinde Mersinin dilediği gibi şekillendirmekte özgür görür..
Güzelim pırlanta gibi kum sahilleri kayalarla doldurur parklar. deniz kıyısına bakamayacağı havuzlar yapar.
Halkın denize gireceği bir karış kumsal bırakmaz ancak o Mersinliler artık kentin önünden denize girecek müjdesini verir.
Adnan Menderes kültür parka abuk sabuk yapılar, gölgesi olmayan yüzlerce palmiye diker.
İstanbul da bile olmadığını belirlediği GS-FB-BJK dev anıtları yapar MİY’nu unutur. Hafriyatı ve dolgu işlerini çok seven Başkan M.Özcan’ın şimdi gözünü Mezitli sahiline diktiği söyleniyor. İşte Başkan M. Özcan’ın yasa tanımaz tavrından bir örnek.
Mezitli Beldesi Mersin Büyükşehir Belediyesine bağlı değilken Mezitli sahilleri Mersin Büyükşehir Belediyesinin ihale ettiği firmaya Yenişehir İlçesi alt yapı çalışmasının devamı kapsamında doldurtur.
Başbakanlık Kamu İhale Kurulu, taşeronluğunu, yerel seçimlerde AKP Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkan aday adayı olan Abdi Kurt’a yaptırılan işin, yaptırılış şekli, usulsüzlüklerden ve idareyi 4 Milyon 800 bin ytl zarar uğratmış olduklarından dolayı Mersin Büyükşehir Belediyesi sorumlularını suçlu bularak sorumlular hakkında yasal işlem yapmak ve yapmamak yetkisinin İçişleri Bakanlığına ait olduğuna dair karar verdi.
Sorumlular hakkında yargılama kararı beklenirken Mersine İçişleri Bakanı geldi.
Görüşmelerde bulundu,döndü. Daha sonra Ankara’dan beklenen yazıyı geldi.
“Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı sorumluları hakkında işlem yapılmasına gerek görülmemiştir”.
Mersinin Büyük Şehir Belediye Başkanı Macit Özcan’ı Şimdi, bir zamanlar bir ahşap kulübenin bile “yapılması yasak” dediği parka, kötü bir örnek olan, önceleri “kongre merkezi” daha sonrada “kültür merkezi” olarak lanse edilen bir yapıyı hizmete sokuyor.
Bu yapı sorumlular tarafından mercek altına alınarak.
1-Bu yapının hangi müteahhit firmaya, hangi koşullarda kaç milyon lira harcanarak yapıldı.
2- İşin maliyetini yükselten ve sanat yapısı kapsamına dahil edilen bölümlerinin neler olduğu ve buralara ne miktar değer konulduğu.
3- Havuzların bakımı için aylık harcamanın ne kadar olacağı.
4- Yapının imar,kıyı kenar ve hazineye ait arazilere ön görülen yapılaşma yönetmeliğine uygun olup olmadığı. Araştırılıp sonucun halka anlatılması ger5eklidir. Çünkü Mersin Halkının, yeni doğmuş bebeğinden en yaşlısına kadar tüm Mersinlilerin hakkı olan paranın çarçur edilip edilmediğinin bilmesi en doğal hakkıdır diye düşünüyor ve hesap soruyor.
Bu hesabı vermenin de dürüstlük olacağına dikkat çekiyor, bekliyor...
Yetimin,çocuk,genç,yaşlı tüm halkın hakkını koruyup kollayan ve saygıyı hak eden her kese saygılar sunarım...