HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    FOTOHABER    |    SPOR
   

Yazı Tarihi : 02.10.2008 12:04:51 | E-Mail : gazeteciziya@mynet.com

Ziya KESKİNIŞIK
Bir bayram ziyareti…

         Her zaman olduğu gibi bu bayramda ilk ziyaretimi babam ve annemin yan yana yattıkları mezarlığa yaptım.

Babamın ve annemin mezarları başında fatiha okuyup toraklarını ve kurumaya yüz tutmuş sardunyaları suladım.

Tarifi mümkün olmayan duygu yoğunlu içinde babamın ve annemin 65 yılı aşan birlikteliklerinden sonra, ebedi mekanlarında bile yan yana olmalarını, onlara layık görülen ilahi bir mükafat olsa diye düşündüm.

         Onların yaşadığı yıllarda her bayramın ilk günü her zaman birlikte olduk.

Bu bayramın ilk günüde birlikte olma geleneğimizi sürdürmek için mezarların hemen yanındaki banka oturdum.

Babam ve annemin yan yana olan mezarlarına bakarken dalıp gitmişim çocukluk günlerime.

Babamın, 1960 öncesi “vatan cephesi” üyeliğini kabul etmediği için üzerinde altı ok bulunan bir kravatla çekilmiş fotoğrafı delil olarak gösterip “particilik yapıyor” gerekçesi ile memuriyetten uzaklaştırılmıştı.

Ve o dönende yaşadığımız sıkıntılı günlere rağmen, bizleri mutlu görebilmek için annemin bir kenara koyduklarına babamın da katkısıyla her bayram zorlanarak aldıkları bayramlıklarımızla uyuduğumuz o günleri, bayram sabahı sevinerek giydiğimiz bayramlıklarımızla karşılarında durdurup yüzümüze sevgi ile bakıp sonrada kollarını açarak bizleri kucaklarına çağırışlarını, sonraki bayramlardaki buna benzer fedakarlıklarını saygı ile hatırladım.

Annem ağlayarak anlatırdı, birlikte olacağımız için babamın ve kendisinin her bayram sabahı yaşadıkları heyecanı ve babamın yaptıkları hazırlıklar için kendisini soru yağmuruna tuttuğunu, kendisinin de babama, “Zihni, bıktım senin şunu yaptın mı, bunu yaptın mı demenden, yemekler, tatlılar hazır, yeter ki soğumadan gelsin çocuklar” diye verdiği bu cevabı.

Babam, bayram sabahı yine hiç aksatmadığı tıraşını olur, yine hiç ihmal etmediği kravatını takar ve balkonda oturduğu sandalyeden, caddenin başındaki insanlar ve dolmuşlardan inen yolcular arasında bizi görmeye çalışırmış.

Canım babamın bizi görmesi ile başını içeriye çevirerek, çocuksu bir heyecan ve sevinçle “çocuklar geliyorlar Münevver” deyişini ve her ikisinin balkondan bize el sallayarak, sevgi ile karşılayışlarını ise hiç ama hiç unutamıyorum.

İnanıyorum ki,  bu bayramda mezarlarına doğru yürürken, babamın yine “Münevver bak Ziya geliyor, ama bu kez neden yalnız, yoksa çocuklara bir şey mi oldu ?” dediğini de duyar gibiyim.

O birlikte geçirdiğimiz bayramlarda buluşmak ne kadar coşkulu ise her ayrılışımız da bir o kadar hüzünlü olurdu.

Ayrılık saati gelip kapıya yönelmemiz onları üzüntüye boğardı.

Torunlarına sıkıca sarılıp gitmelerini istemez, “bu kadar cık mı, daha size doyamamışken böyle gidilir mi ?” sitemli sözlerini ve kapı önünde torunlarını tekrar, tekrar öpüp kucaklayarak ayrılışımızı birkaç dakikalıkta olsa geciktirişlerini, babamın kulağıma fısıldayarak “onlara iyi bak” deyişini ağlayarak anımsadım.

Ne yazık ki bu bayram onların her zaman arzuladıkları gibi olmadı, çünkü babamın “ iyi bak” dediği sevdikleri yoktu yanımda.

İşte o bankta otururken,  onlara yalnızlığımın sebebinide  anlattım ve bu günlerde onların manevi desteklerine, tavsiyelerine de ne kadar çok ihtiyacım olduğunu, onlarca kez “keşke” diyerek onlarla daha çok birlikte olamadığım için duyduğum pişmanlığı belirtip, onlarsız bir yaşamın tadı olmadığını söyledim.

Ayrılık vakti geldiğinde, babamdan, emaneti olan annemi istediği gibi sahiplenemediğimden, annem den ise kendisine daha iyi evlatlık yapamadığım, zaman, zaman üzdüğüm için de defalarca özürler diledim.

Canım babamın ve annemin bir kez daha bayramlarını kutladım, elleri yerine avuçladığım topraklarını öptüm, saçları yerinede mezarları üstünde avuçlarımı gezdirdim ağlayarak.

Ve yaşarsam eğer bir dahaki bayramda yine erkenden yanlarında olacağıma söz verip arkama baka, baka nemli gözlerle ayrıldım canlarımdan.

Belki de son kez.    

30 Eylül 2008. Mersin




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
  • CHP’li olabilmek (2)

  • CHP’li olabilmek……

  • Mersin için Güç birliği

  • Gazeteci..

  • Sevmiyorum

  • İş işten geçmeden

  • Atmayın be kardeşim..!

  • BABAM VE BEN

  • Tükürdüğü yüzü öpen CHP’li

  • Hizmetle övünmek kimseye hak değildir.

  • Atatürk ve Basın...

  • Rant amaçlı İftar çadırları

  • Çok üzgünüm.

  • TEŞEKKÜR

  • Kin tohumları ekmekten vaz geçin

  • Yalan Rüzgarı-22

  • Geri kalmış bir şehir “MERSİN”

  • 29 Mart’da M.Özcan’a Oy Vermeyeceğim..!

  • Mersin üzerine diyaloglar (?) 1.

  • Bayram ziyareti…

  • DERS : 1, KONU : GAZETECİ

  • M. Özcan Afişleri ve Muhalefet...

  • Bir bayram ziyareti…

  • İyi oku anlam çıkar yazımdan..

  • Bir Belediye Başkanı Analizi..!

  •  
      YORUMLAR
     
    Adınız Soyadınız :

    Yorumunuz          :

    Güvenlik Kodu     : Güvenlik Kodu
    Kod                        :

     

      HABER ARA
     
     
      
      FLAŞ HABER
      EN ÇOK OKUNAN
    • Bu Ay
    • Bu Hafta
    • Dün
    • Bugün
     
      SOSYAL MEDYA

     




     
     
    ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

     

    fotohaber.net | İnternet Gazetesi | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
    fotohaber.net © Copyright 2005-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

    URA MEDYA