Sevgili okuyucularım.
Bu köşe yazımda “ Mersin de bazı kişilerce sürdürülen gazeteciliğe özeleştiri yapmak istiyorum.
Bu özeleştirimden kim alınır, kim alınmaz bilirim.
Ancak, ortaya koyduğum etik dışı davranışlar kimi çağrıştırıyor siz bulacaksınız.
Evet.
Gazeteciliğin Evrensel tarifinde der ki ;
Gazeteci, aydın, halkın tarafsız haber almasını sağlayan, kamuoyunu bilgilendiren, bilgilendirirken eğiten, bu anlamıyla kutsal bir görev olan gazeteciliği ruhundaki duygu ile besleyen insandır.
Ayrıca konum itibariyle çok yönlü genel bir kültüre sahip olmayı, en önemlisi doğruya doğru, eğriye eğri demeyi kendisine ilke edinmiş bir karaktere sahip olmayı gerektirir gazetecilik.
Böyle bir davranış, ancak doğuştan bazı erdemlere sahip, hayatının her aşamasında haksızlığa tahammül edemeyen, mutlaka her şeyin doğrusunu bulup ortaya çıkarmaya çalışan insandır gazeteci.
Bir yaşam biçimidir gazetecilik.
Köşe yazarlığı ise çok farklı, zor, büyük titizlik ve hassasiyet gerektiren bir yazı yazma sanatıdır.
Bilgi dağarcığı zayıf, kelime haznesi yetersiz ve imla kurallarını da bilmeyenlerin yazdıklarına köşe yazısı denmeyeceği gibi, o kişiye de köşe yazarı filan denmez.
Buna rağmen, özellikle Mersin’de çok sayıda “gazeteci- yazar” ve “araştırmacı gazeteci” var.
Çok kez okuduğum bir yazıdaki üslubu, yazının akıcılığını ve özenle kullanılan kelimeleri gerçekten o kişiye mi ait olduğunu merak eder “google” sorarım.
Sonuç düşündüğüm gibidir.
O yazı başka birine aittir ve yapılanda resmen “hırsızlıktır”.
Buna rağmen, onlar öylesine pişkin insanlar ki kendilerine “ hırsız” denildiğini bilmelerine rağmen, maalesef toplum içinde “gazeteci- yazar” sıfatı ile dolaşmaktan utanmadıkları gibi, zaman, zaman itibar gördüklerine de tanıklık ediyor, üzülüyorum.
Ayrıca, yukarıda işaret ettiklerime ilave olarak ;
Halktan kopuk, işadamı ve politikacıların tutması gibi davranışlar sergiledikleri için bir çok kişi ve kurumdan randevu alamayan, her tür ticari varyasyonda gazeteci kimliğini öne çıkaran, para karşılığı haber yapıp, özel günlerde izinsiz kullandıkları ilan, abone paralarını şantaj ve tehditle almaya çalışan, toplu gezilerde yüz kızartıcı eylemler içinde olan ve çantalarına doldurdukları plaketlerle kapı, kapı dolaşarak, bedeli karşılığı ödül dağıtan ve kartvizitlerinde mesleği gazeteci olarak belirtilmiş çok kişi var.
Tüm bunlara karşın mesleğini oldukça ciddi ve etik kurallar içinde yapan çok sayıda saygın meslektaşım da var elbette.
Ancak bu meslektaşlarım, mesleklerinin kirletildiği durumlarda biraz duyarlı davranışlar sergileyip, zaman, zaman bazı gazetelerin köşe yazılarını da sorgulama gereği duyup, tespitlerini meslek kuruluşları ile paylaşırlarsa bu çok önemli sorunun çözümüne de büyük katkı sağlamış olurlar diye düşünüyorum.
Ve ;
MGC Başkanı sevgili Ahmet Ünal’ı Anadolu basınının güçlü örgütü, “Türkiye Gazeteciler Federasyonu ” yönetimine seçildiği ve tüm basın camiasınca fark edilen özellikleriyle de “Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı” görevine getirildiği için de kutluyorum.
Ahmet Ünal’ın üstlendiği bu görevde başarılı olmasını içtenlikle isteyenlerden birisiyim.
Özeleştirinin kişilere ve topluma katkı sağlayacağına da inanan bir kişi olarak ve özeleştiri kültürünü fazlası ile özümsediğine inandığım Ahmet Ünal’ın Gazetecilik mesleğini onuru ile sürdürmeye çalışan binlerce kişi için hümanist duygulardan kendisini bir süre arındırarak, içinde olduğu ekibin ilk icraatları arasında, Anadolu basının profilini ciddiyetle ortaya koyup, Anadolu basınına çeki düzen verecek bir takım projeler üreterek yaygın basından daha saygın ve örnek hale getirecek çalışmalara öncülük yapmasını arzuluyorum.
Ahmet Ünal’ın böyle projeler ortaya koyarken Ziya paşanın ’’nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir’’.
Türkçesi, “nasihat ile yola gelmeyeni azarlamalı, azardan anlamayan cezalandırılmalıdır” olan sözünü her zaman hatırlamasını diliyor, özellikle gazetecilik olan mesleğini ;
Kişisel yarar için ve kamu zararına kullanmayan.
Şeref ve haysiyetlere karşı haksız yayınla kişi ve kurumlar aleyhinde iftirada bulunmayan.
Haberlerinde din istismarcılığı yapmayan.
Haberleri doğruluğuna emin olunmadan yazmayan.
Taraflı fikirlerine haber metninde yer vermeyen.
Yayınlanmamak kaydıyla verilen bilgileri yayınlanamayarak işini “basın ahlak yasasına uygun yapan tüm meslektaşlarıma ve saygıyı hak eden herkese saygılar sunuyorum.
Hoşçakalın.