Son yıllarda, özellikle toplum üzerinde egemen olan siyasilerin, yerel yöneticilerin, kamu ve özel kuruluş temsilcilerinin “milletin müşterek sesi” olması gereken basın kuruluşlarını ele geçirerek, yandaş veya besleme basın ve gazeteci yaratma girişimleri endişeyle izlenir oldu.
Ulusal ve yerel basının içinde bulunduğu bu durumun, başarıya ulaşıyor olması, “evrensel basın ilkelerine” bağlı duruş sergileyerek görevini yapmaya çalışan birçok bazı özgür basının olduğu gibi, Atatürk’ün haklarını basının korumasına terk ettiği ve basını sesi, gözü, gören halkımızın da ortak kaygısı ve korkusu olmaya başlamıştır.
Biraz öz eleştiri, biraz sitemle algılanmasını istediğim bu yazıda Büyük Atatürk’ün, Basının bugün içinde bulunduğu bu duruma 1923 Yılından itibaren söylevlerinde endişe ile dikkat çektiğini dikkatlerinize sunarken, içeriğinin iyi algılanarak rehber olmasını diliyorum..
Cumhuriyet basınıyla ilgili birçok anlamlı sözler söyleyen Mustafa Kemal ATATÜRK, bugün ne hâllere düştüğü endişe ile izlenen basınla ilgili söylediği o kalıcı söz şöyledir:
Basın milletin müşterek sesidir. Başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir öncüdür.
"Cumhuriyet devrinin kendi zihniyet ve ahlakıyla donanmış basınını yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir."
"Basının tam ve geniş hürriyeti iyi kullanmasının, ne derecede hassas bir durum olduğunu söylemeye lüzum görmem.
Her türlü yasal kurallardan önce bir kalem sahibi gazetecinin ilme, ihtiyaca ve kendi siyasi anlayış ve görüşüne olduğu kadar vatandaşların hukukuna ve memleketin, her türlü özel anlayış ve görüşünün üstünde olan, yüksek menfaatlerine de dikkat ve hürmet etmek gibi manevi zorunluluğu vardır.
Ancak bu mecburiyetle toplum düzeni temin edebilir.
Bu gün büyük endişe yaratan basının baskı altına alınması ve yandaş basın yaratma girişimlerine karşın ATATÜRK,ün şu sözleri tarihe not olarak düşmüştür.
"Basına hiçbir sebeple baskı ve zorbalıkla etki altında alınamaz”.
"Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.
Gazeteciler kanunun ve halkın menfaatlerinin aksine muamelelere şahit oldukları takdirde gerekeni yazmak durumundadır."
Cumhuriyetin ruhu olan faziletten mahrum kendini bilmezlere, basın içinde haydutluk fırsatını verilmemelidir.
Aşağı insanların para ile yaptırdıkları basın mücadeleleri vardır.
En adî yalanları yaymada basının kullanıldığı görülmüştür.
Basının para ile satın alınabilmesi, yüksek para âleminin basın üzerinde gizli tesiri veyahut örtülü ödeneklerinin tesiri, işte bunların kamuoyunu aldatma ve yanıltmasından gerçekten korkulur.
"Özel maksatla yayınlar yapan bazı gazetelerin, halkın çoğu üzerinde yaptığı olumsuz etki, memlekete olduğu gibi o gazetelerin lehine de olmayacaktır."
Son söz…
Atatürk’ün ışığıyla aydınlatıp söylemlerinde işaret ettiği yolda yürümek, tüm basın kuruluşlarının ve gazetecilerin tek hedefi olmalıdır diyor ve saygıyı hak eden herkese saygılarımı sunuyorum..